Dünya nüfusunun
yarısından fazlasının çift dilli olmasına rağmen ve günümüzde çok dilliliğin
oldukça revaçta olmasına karşın, dil erozyonu veya kültür(süz)leşme
sorunsalı, dillerin geleceği ile ilgilenen tüm çevreleri, özellikle dil
ekolojisiyle uğraşan ve biyoçeşitliliği savunan uzmanları gittikçe daha çok
endişelendirmektedir. Bu konu sadece eğitimcileri değil aynı zamanda sosyoloji,
sosyal psikoloji, psikiyatri, dilbilim, politika, felsefe, eğitim ve siyaset
bilim gibi pek çok farklı alanı da ilgilendiren disiplinler arası bir sorundur.
Bu alanların uzmanları, yeni bir kültür şokuyla karşılaşan mülteci ve
göçmenlerin dil erozyonu ile kültür(süz)leşme sorunlarını kavrayıp analiz
etmek için çeşitli kuramlardan, modellerden hareketle değişik çözüm önerileri
sunmuşlardır. Batı Avrupa’da yaşayan Türkler özellikle de üçüncü nesil, dil
erozyonundan ve kültür(süz)leşme olgusundan fazlasıyla etkilenmektedir. Bu
çalışmada Fransa’daki Türklerin dil yitim ve kültürleşme sorununu nasıl
yaşadıkları ele alınacaktır. Fransa’da yaşayan diğer azınlıklarla karşılaştırıldığında
Türklerin ana dillerine ve kültürlerine karşı tutumları nasıldır? Şayet dil
erozyonu bir kültürsüzleşme tutumu ise bu tutumu belirleyen işlevsel,
aktarımsal ve duygusal faktörler nelerdir? Bu üç etkene göre Türkler,
anadillerine ve Fransızcaya karşı hangi tutumları sergilemektedirler? Bu
çalışmada, alanla ilgili kullanılan tüm terminolojiler de göz önünde tutulmak
suretiyle önce Etkileşimli Kültürleşme Modeli tanıtılacak sonra ise buna
bağlı gelişen dil yitimi sorunu analiz edilmeye çalışılacaktır. Daha sonra ise,
Fishman ve Krauss modellerinden ve Unesco’nun tehlikede olan diller kıstasından
hareketle bir dil erozyon anketi oluşturulacaktır. Bu çalışmada önerilen
modellerin, hem Türkiye’den yurtdışına göç edenler hem de ev sahibi Fransızlar
bakımından ortaya çıkan gruplar arası kültürel ve dilsel etkileşim
süreçlerini daha iyi kavramamıza katkıda bulunacağı varsayılmaktadır. Benzer
durumların diğer Avrupa ülkelerinde ve Balkanlarda yaşayan Türkler için de
geçerli olabileceğini düşünülmektedir. Ayrıca bu alanda yapılacak inceleme
sonuçları, sadece göçmenlerin entegrasyon süreçlerini kolaylaştırma konusunda
değil aynı zamanda göç alan ülkelerin takip etmesi gereken dil ve kültür
entegrasyonu konusunda daha somut veriler ortaya koyacaktır. Bu tür
çalışmaların göç krizine maruz kalan göçmenleri ve bu krizli süreci
yönetmekten sorumlu kamu yetkililerini daha duyarlı ve bilinçli hareket etmeye
yönlendireceği umut edilmektedir.
İki dillilik çok dillilik kültürsüzleşme dil erozyonu etkileşimli kültürleşme modeli dil yitimi
Dünya nüfusunun
yarısından fazlasının çift dilli olmasına rağmen ve günümüzde çok dilliliğin
oldukça revaçta olmasına karşın, dil erozyonu veya kültür(süz)leşme
sorunsalı, dillerin geleceği ile ilgilenen tüm çevreleri, özellikle dil
ekolojisiyle uğraşan ve biyoçeşitliliği savunan uzmanları gittikçe daha çok
endişelendirmektedir. Bu konu sadece eğitimcileri değil aynı zamanda sosyoloji,
sosyal psikoloji, psikiyatri, dilbilim, politika, felsefe, eğitim ve siyaset
bilim gibi pek çok farklı alanı da ilgilendiren disiplinler arası bir sorundur.
Bu alanların uzmanları, yeni bir kültür şokuyla karşılaşan mülteci ve
göçmenlerin dil erozyonu ile kültür(süz)leşme sorunlarını kavrayıp analiz
etmek için çeşitli kuramlardan, modellerden hareketle değişik çözüm önerileri
sunmuşlardır. Batı Avrupa’da yaşayan Türkler özellikle de üçüncü nesil, dil
erozyonundan ve kültür(süz)leşme olgusundan fazlasıyla etkilenmektedir. Bu
çalışmada Fransa’daki Türklerin dil yitim ve kültürleşme sorununu nasıl
yaşadıkları ele alınacaktır. Fransa’da yaşayan diğer azınlıklarla karşılaştırıldığında
Türklerin ana dillerine ve kültürlerine karşı tutumları nasıldır? Şayet dil
erozyonu bir kültürsüzleşme tutumu ise bu tutumu belirleyen işlevsel,
aktarımsal ve duygusal faktörler nelerdir? Bu üç etkene göre Türkler,
anadillerine ve Fransızcaya karşı hangi tutumları sergilemektedirler? Bu
çalışmada, alanla ilgili kullanılan tüm terminolojiler de göz önünde tutulmak
suretiyle önce Etkileşimli Kültürleşme Modeli tanıtılacak sonra ise buna
bağlı gelişen dil yitimi sorunu analiz edilmeye çalışılacaktır. Daha sonra ise,
Fishman ve Krauss modellerinden ve Unesco’nun tehlikede olan diller kıstasından
hareketle bir dil erozyon anketi oluşturulacaktır. Bu çalışmada önerilen
modellerin, hem Türkiye’den yurtdışına göç edenler hem de ev sahibi Fransızlar
bakımından ortaya çıkan gruplar arası kültürel ve dilsel etkileşim
süreçlerini daha iyi kavramamıza katkıda bulunacağı varsayılmaktadır. Benzer
durumların diğer Avrupa ülkelerinde ve Balkanlarda yaşayan Türkler için de
geçerli olabileceğini düşünülmektedir. Ayrıca bu alanda yapılacak inceleme
sonuçları, sadece göçmenlerin entegrasyon süreçlerini kolaylaştırma konusunda
değil aynı zamanda göç alan ülkelerin takip etmesi gereken dil ve kültür
entegrasyonu konusunda daha somut veriler ortaya koyacaktır. Bu tür
çalışmaların göç krizine maruz kalan göçmenleri ve bu krizli süreci
yönetmekten sorumlu kamu yetkililerini daha duyarlı ve bilinçli hareket etmeye
yönlendireceği umut edilmektedir.
İki dillilik çok dillilik kültürsüzleşme dil erozyonu etkileşimli kültürleşme modeli dil yitimi
Konular | Dilbilim, Eğitim Üzerine Çalışmalar |
---|---|
Bölüm | Türkçe Öğretimi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 4 Sayı: 1 |
TURKOPHONE | 2014 | ISSN: 2148-6808
This work is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License.