In our study, we tried to analyze where the human meaning problem stands between the pendulum of individuality and sociality. The question of the meaning of life has individual and social aspects. On the one hand, there is the individualist understanding, which argues that meaning is created by the individual and that man is a being who gives meaning to life. This understanding is a view that emerged in the modern period after industrialization and highlights the individual. The individual-centered search for meaning can also be called the search for "immanent" meaning. In search of immanent meaning, man tried to fill this empty space himself, as he moved away from a divine existence. On the other hand, there is the understanding that can be called the "transcendent" search for meaning, which centers the social. The search for transcendent meaning in traditional societies gives meaning to life through religion and mythologies. Here it means a ready-made superhuman being. In the context of the search for meaning, both understandings have some deficiencies in themselves. In the search for meaning, sociality minimizes the individual aspect of human and objectifies it in the social. Individuality, on the other hand, atomizes it by ignoring the relationship with other people who have an important place in the search for meaning. Human search for meaning occurs within the framework of an individual's consciousness and ecstasy. While ecstasy signifies the search for social meaning, the awakening signifies the search for individual meaning. In this respect, the search for meaning is like a pendulum between individuality and sociality, sometimes going to the side of individuality and sometimes to the direction of sociality.
Çalışmamızda insanın anlam probleminin bireysellik ve toplumsallık sarkacı arasında nerede durduğunu çözümlemeye çalıştık. Yaşamın anlamı meselesi bireysel ve toplumsal yönlere sahiptir. Bu yönlerin bir tarafında anlamın birey tarafından yaratıldığını ve insanın hayata anlam yükleyen bir varlık olduğunu ileri süren bireyselci anlayış vardır. Bu anlayış sanayileşme sonrası modern dönemde ortaya çıkan ve bireyi öne çıkaran bir görüştür. Birey merkezli anlam arayışına “içkin” anlam arayışı da denilebilir. İçkin anlam arayışında insan, tanrısal bir varoluş zemininden uzaklaştığı için bu boş alanı kendisi doldurmaya çalışmıştır. Diğer tarafta ise toplumsalı merkeze alan “aşkın” anlam arayışı vardır. Geleneksel toplumlarda aşkın anlam arayışı din ve mitolojiler üzerinden hayata anlam verir. Burada anlamı hazır olarak insanüstü bir varlık verir. Anlam arayışı bağlamında her iki anlayış da kendi içinde birtakım eksiklikler barındırmaktadır. Anlam arayışında toplumsallık insanın birey olma yönünü en aza indirir ve onu toplumsalın içinde nesneleştirir. Bireysellik ise insanın anlam arayışında önemli bir yere sahip olan diğer insanlarla olan ilişkisini yok sayarak onu atomize eder. İnsanın anlam arayışı, bireyin kendine gelmesi ve kendinden geçmesi çerçevesinde gerçekleşir. İnsanın kendinden geçmesi toplumsal anlam arayışını imlerken kendine gelmesi bireysel anlam arayışını imlemektedir. Bu açıdan anlam arayışı bireysellik ve toplumsallık arasında bir sarkaç gibidir, bazen bireysellik tarafına bazen de toplumsallık tarafına gider.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 20 Aralık 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 Cilt: 5 Sayı: 3 |
Articles published in the Journal of University Research (Üniversite Araştırmaları Dergisi - ÜAD) are licensed under a Creative Commons Attribution 4.0 International (CC BY 4.0) License .