In the history of mankind, there was no other recording tools and opportunities other than human memory until the writing comes into being. There was no recording tools other than the mind/memory which executes the transfer function. Therefore, the type and shape characteristics of folk literature were formed in “oral culture” environment. Due to the necessity and requirement, oral culture has gone through various stages and replaced by written culture. After the invention of the writing, the influence of oral culture has not completely disappeared with the influence of written tradition. Both traditions have coexisted for a long time. Until the written culture, verbal culture works were preserved by transferring poets from language to language. Although these works are now completely protected, there are cases where the written works have been transferred from language to language through oral culture and subsequently registered in writing. Some of the poems recorded by minstrels had travelled in oral culture for a while and then they were kept in written culture. Minstrel Style Poetry Tradition and Divan Literature Poetry Tradition have given works in the Ottoman geography for a long time. In this process some divan poets entered in the field of syllabic poetry which was dominated by minstrel style, some minstrels performed poems with aruz prosody written by divan poets. In this study, Minstrel Style Poetry Tradition and Divan Literature Poetry Tradition, two important traditions of Turkish Literature, have been studied in the context of oral/written culture. In this context, prosodic poems issues have been tried to be determined.
Minstrel Style Poetry Tradition Divan Literature Poetry Tradition Oral Culture Written Culture Prosodic Poems
İnsanlık tarihinde yazı ortaya çıkıncaya kadar insan hafızasından başka bir kayıt aracı ve imkânı bulunmamaktadır. Aktarım işlevini yürüten bellekten/hafızadan başka hiçbir kayıt aracı mevcut değildir. Dolayısıyla halk edebiyatının tür ve şekil özellikleri “sözlü kültür” ortamı içerisinde oluşmuştur. Sözlü kültür, ortaya çıkan zorunluluk ve ihtiyaç sebebiyle çeşitli aşamalardan geçerek yerini yazılı kültüre bırakmıştır. Yazının icadından sonra yazılı geleneğin etkisiyle sözlü kültürün etkisi tamamen ortadan kaybolmuş değildir. Her iki gelenek, uzun bir süre bir arada varlığını sürdürmüştür. Yazılı kültüre kadar sözlü kültür mahsulleri dilden dile aktarılarak muhafaza edilmiştir. Yazıyla artık bu mahsuller tamamen koruma altına alınmış olsa da, bu yazılı mahsullerin sözlü kültür vasıtasıyla dilden dile taşınmış ve sonrasında yazılı olarak kayıt altına alınmış olabilme durumu söz konusudur. Âşıklara ait kaydedilmiş bazı şiirler bir müddet sözlü kültürde yolculuk yaparak sonrasında yazılı kültürde muhafaza altına alınmıştır. Âşık tarzı edebiyat geleneği ve divan edebiyatı şiir geleneği mensupları uzun süre Osmanlı coğrafyasında mahsuller vermişlerdir. Bu süreçte kimi divan şairleri âşık tarzı gelenekte hakim olan heceli şiir sahasına girmiş, bazı âşıklar da divan şairlerinin kaleme aldıkları aruzlu şiirler icra etmişlerdir. Çalışmada Türk Edebiyatının iki önemli geleneği olan Âşık Tarzı Şiir Geleneği ile Divan Edebiyatı Şiir Geleneğinin uzun süre birlikte varlığını sürdürmesi, sözlü/yazılı kültür bağlamında incelenmiştir. Bu bağlamda ortaya çıkan aruzlu şiir meseleleri tespit edilmeye çalışılmıştır.
Âşık Tarzı Şiir Geleneği Divan Edebiyatı Şiir Geleneği Sözlü Kültür Yazılı Kültür Aruz Vezni
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Aralık 2018 |
Gönderilme Tarihi | 4 Ekim 2018 |
Kabul Tarihi | 13 Kasım 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 1 Sayı: 1 |
* Hakemlerimizin uzmanlık alanlarını detaylı olarak girmesi süreçte hakem ataması açısından önem arz etmektedir.
* Dergimize gönderilen makaleler sadece ön değerlendirme sürecinde gerekçe gösterilerek geri çekilebilir. Değerlendirme sürecine geçen makalelerin geri çekilmesi mümkün değildir. Anlayışınız için teşekkür eder iyi çalışmalar dileriz.