Teberru akitleri her hangi bir kâr ya da çıkar
beklentisi olmadan yapılan ivazsız akitlerdir. Hibe, âriyet, vedîa, vakıf ve
karz gibi akitler teberrû akitleri olarak değerlendirilir. Bu akitlerde
mülkiyetin nakli ivazlı akitlerde olduğundan farklıdır. Teberrû akitleri bazı
noktalarda mahiyeti itibariyle bir birlerinden farklılık göstermektedir. Bu
farklılıklara binaen mülkiyetin nakli hepsinde de farklı şekillerde ortaya
çıkmaktadır.
Hibe; bir karşılık
olmaksızın, hibe edilenin/mevhubu’n-lehin mülkiyetinin sabit olmasıdır. Çünkü
hibe malın karşılıksız olarak temlikidir. Hibe; -teberrûlar kabz ile tamam olur
hükmü gereğince- icap ve kabul ile akdolunur, kabz ile tamam olur. Sadakalar da kabz ile tamam olur. Kabzdan
önce teberrûdan rucû edilebilir ve o mal başka bir kimseye hibe ve sadaka
olarak verilebilir.
Vakıfta ise; vakfın
mülkiyeti sahibinden çıkmamaktadır. Sadece mülkün menfaati ihtiyaç sahiplerine
sadaka olarak verilir. Vakıf her ne kadar bir teberru akti olsa da mülkiyetinin
mal sahibinde kalması yönüyle hibe ve sadakadan ayrılmaktadır. Vakıfta
menfaatin mülkiyetinin naklinin şartları konusu ihtilaflıdır. Karz aktinde de menfaatin mülkiyetinin
nakli söz konusudur. Karz aktinin konusu para gibi mislî mallardan olmalıdır.
Buna göre karz bir iaredir, iare de malın kendisinin değil menfaatinin
temlikidir. Vedia bir muhafaza akti olduğu için el ile ulaşılabilir ve kabza
uygun olmalıdır. Âriyet malın menfaatinin karşılıksız olarak verilmesi
olduğu için menfaatin hibesidir.
Her şey için teşekkürler
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Haziran 2020 |
Gönderilme Tarihi | 11 Ekim 2019 |
Kabul Tarihi | 23 Kasım 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 5 Sayı: 1 |