Arapça, Cahiliye döneminde fesahat ve beleğatta zirveye ulaşmıştı. İslam’ın gelmesi ve Kur’ân’ın inmesiyle farklı toplumlardan insanlar İslam’a girdiler. Arapça bundan etkilendi. Dil bilimciler Kur’ân’ı ve dilini koruma, Müslüman kardeşlerinin gerektiği şekliyle dini vecibelerini yerine getirme gereksimini hissettiler. Dilin zahirine ilişkin ilimler buldular. Bunlardan en önemlisi nahiv idi. Bu alanda eserler telifinde ve ekolleri oluşturmada çok hızlı şekilde ustalıklarını gösterdiler.
Nahiv ilmini öğrenmek kolay olmadı ve hala da aynı şekilde kolay değildir. Çünkü Arapça fıtrattan gelen içgüdüsünü kaybetti. Dili Araplara karışarak öğrenme imkânı kalmadı. Dil bilimcileri gramer ilminin doğmasından bu yana onun öğrenimini kolaylaştırmak için araçlar aradılar. Uzmanlar, nesrin telif için güvenilen dil kaynağı, şiirin de eğitim aracı olarak kuvvet ve etkisine dikkat çektiler. Nazmın hicri ikinci yüzyıl sonlarında başlayan canlılığı, zamanla gelişti ve ortaya konulan eserlerle iyice parladı. Hicri yedinci yüzyılda Arapça kaidelerini, örnek ve istişhadlarını ele alan elfiyeler öne çıktı. Bu elfiyyelerden en önemlisi, en şöhretlisi ve şanslısı İbn Mâlik (672/1274)’in Elfiyyesi’dir. Ondan yararlanılarak Arap dilinde pek çok eser meydana getirilmiştir. Bu çalışmada İbn Mâlik Elfiyyesi’nin içeriği ve önemi, Arap gramerine kazandırdığı ivme ve etki ile bilimsel harekete katkısı ele alınmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Haziran 2020 |
Gönderilme Tarihi | 5 Haziran 2020 |
Kabul Tarihi | 14 Haziran 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 5 Sayı: 1 |