This research looks at how the Qur’ān addresses the topic of misguidance (dalālāt). Although Allah is attributed to the act of misguidance in the Qur’ān, it is clear from the context in which the relevant verses are mentioned that Allah causes misguidance because of the negative moral behaviors committed by the servants who consciously turn towards disbelief, and because the servants have a will in this direction. Because Allah created the act of misguidance in the servant, Allah has attributed misguidance to Himself. When the verses in the Qur’ān about misguidance and guidance are assessed, it is clear that the human being sent to earth to be tested is endowed with reason and choice, and is held accountable for his choices in accordance with the principle of justice. Furthermore, out of mercy and compassion for His followers, Allah puts in place circumstances that promote access to guidance and prevent misguidance. The concept of misguidance, which is prevalent throughout the Qur’ān in the realms of faith and disbelief, appears more than 200 times in both lexical and idiomatic phrases. The word dalālāt, which has several meanings, is usually employed as a verb. This verb is sometimes assigned to Allah, sometimes to Satan, and sometimes to man in the Qur’ān. In the context of the verses in which it is attributed to Allah, it is underlined that Allah causes the act of misguidance as a result of some undesirable moral behavior of the servant’s heart and deed. Because the servant chooses misguidance with his conscious will, Allah manifests it via creation. The servant is not led astray because Allah willed or created the conduct. Because he acts and wills in this direction, the servant becomes misguided.
Bu çalışmada Kur’ân’ın dalâlet konusuna nasıl yaklaştığı incelenmeye çalışılmıştır. Kur’ân’da her ne kadar dalâlete erdirme fiili Allah’a izafe ediliyorsa da, ilgili ayetlerin geçtiği bağlamlar değerlendirildiğinde, bilinçli şekilde inkâra yönelmiş kulların işledikleri kalbi ve ameli olumsuz ahlaki davranışlar sebebiyle, kullar bu yönde bir iradede bulundukları için Allah’ın dalâlete erdirdiği görülür. Dalâlet fiilinin kulda kevnî yaratılışı Allah’a ait olduğu için Allah dalâlete erdirmeyi kendine izafe etmiştir. Kur’ân’da yer alan dalâlet ve hidayetle ilgili ayetler incelendiğinde, imtihan edilmek üzere yeryüzüne gönderilen insanın akıl ve iradeyle donatılarak tercihlerinin sorumluluğunu üstlenmesi adalet ilkesi gereğince sağlanmaktadır. Ayrıca Allah, kullarına rahmet ve şefkati gereği hidayete erişmeyi kolaylaştırıcı, dalâlete düşmeye mâni etmenleri devreye koymaktadır. Kur’ân’da iman-küfür kavram sahasında çokça kullanılan dalâlet kavramı gerek sözcük gerekse ıstılahî anlamda 200’den fazla yerde kullanılmıştır. Değişik formlarda geçen dalâlet kelimesi çoğunlukla fiil halinde ele alınır. Bu fiil Kur’ân’da zaman zaman Allah’a, bazen Şeytan’a bazen de insana izafe edilir. Allah’a izafe edildiği ayetlerin genel bağlamı dikkate alındığında dalâlet fiilinin kul tarafından kalbî ve fiili bir takım olumsuz ahlaki davranışlar sebebiyle Allah tarafından yaratıldığı vurgulanır. Kul bilinçli iradesiyle tercihini batıldan yana kullandığı için Allah bunu kevnî bir yaratılışla husule getirmektedir. Allah dilediği ya da bu fiili yarattığı için kul dalâlete düşmemektedir. Kul bu yönde davrandığı ve bu şekilde iradede bulunduğu için dalâlete düşmektedir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Tefsir |
Bölüm | Araştırma Yazıları |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 30 Temmuz 2023 |
Yayımlanma Tarihi | 31 Temmuz 2023 |
Gönderilme Tarihi | 13 Mayıs 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |
UMDE Dini Tetkikler Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.