Sultan Baybars, daha önceki uygulamalardan farklı olarak 1265 yılında ilk defa dört Sünnî mezhepten birer kâdılkudât atamaya karar verdi. Bu kararın tatbik edilmesinin ardından mezhep mensupları bir yandan devlet içerisinde nüfuz elde etmeye çalışırken bir yandan da birbirlerine karşı mücadele ettiler. Bu mücadele özellikle çeşitli etkenler dolayısıyla Memlûk Devleti içerisinde daha baskın olan Şâfiî ve Hanefî mezhebi müntesipleri arasında ve aynı zamanda mezhep desteğinin arttırılmaya çalışılması, idareciler arasında destekçi ve destek bulmak, fikrî düzeyde bir zemin oluşturmaya çalışmak gibi çeşitli şekillerde çok yönlü olarak sürdürüldü. 14. yüzyılın ortalarına gelindiğinde Dımaşk Hanefî Kâdılkudâtı Necmeddin et-Tarsûsî, Tuḥfetü’t-Türk adlı bir eser yazmak suretiyle kendi mezhebi lehinde mücadeleye dâhil oldu. İlgili yöndeki çabalar evvelce nispeten zımnî şekilde sürdürülürken adı geçen eserle birlikte açıkça izhar edilir oldular. Bu çalışmada temelde Tuḥfetü’t-Türk’ün yazılma süreç ve amacının anlaşılmasına yönelik bir gayret sarf edilmiştir. Bunun için evvelâ siyasi gelişmeler ve mezhepler arasındaki ilişkiler merkeze alınarak bir bağlam oluşturulmuş ve adı geçen eser inşa edilen bu bağlam içerisinde anlamlandırılmaya ve değerlendirilmeye çalışılmıştır.
Sultan Baybars, unlike previous practices, decided to appoint a Qâdî al-Qudât from four Sunni sects for the first time in 1265. Following the implementation of this decision, members of the madhhabs struggled against each other while trying to gain influence within the state. This struggle was carried on especially among the Shafi'i and Hanafi madhhab followers, who were more dominant in the Mamluk State due to various factors; and carried out in various ways such as trying to increase the support of the madhhab, finding supporters and support among the administrators, and trying to establish a grounding at the intellectual level. By the middle of the 14th century, Damascus Hanafi Qâdî al-Qudât Najm al-Dîn al-Tarsûsî became involved in the struggle in favor of his own madhhab by writing a work called Tuḥfat al-Turk. While efforts in this direction were previously made relatively implicitly, they became openly disclosed with the aforementioned work. In this study, an effort was made to understand the process and purpose of writing Tuhfat al-Turk. For this purpose, firstly, a context was created by focusing on the political developments and the relations between the maddhabs, and then the aforementioned work was tried to be interpreted and evaluated within this context.
Najm al-Din Al-Tarsûsî Tuhfat al-Turk Mamluks Qâdî al-Qudât Shafi Hanafi
Necmettin et-Tarsûsî Tuhfetu’t-Türk Memlûkler Kâdılkudât Şâfiî Hanefî Najm al-Din Al-Tarsûsî Tuhfat al-Turk Mamluks Qâdî al-Qudât Shafi Hanafi
Necmettin et-Tarsûsî Tuhfetu’t-Türk Memlûkler Kâdılkudât Şâfiî Hanefî Najm al-Din Al-Tarsûsî Tuhfat al-Turk Mamluks Qâdî al-Qudât Shafi Hanafi
Necmettin et-Tarsûsî Tuhfetu’t-Türk Memlûkler Kâdılkudât Şâfiî Hanefî Najm al-Din Al-Tarsûsî Tuhfat al-Turk Mamluks Qâdî al-Qudât Shafi Hanafi
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Ocak 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Sayı: 17 |
Selçuk Üniversitesi Selçuklu Araştırmaları Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.