Türkiye’de sendikalarla kadınların ilişkisi daima sınırlı olmuştur. Sendikal hareket erkek egemen bir biçimde gelişmiş; sendikaların eril kültürü içinde “sendikacılık erkek işidir” zihniyeti daima hüküm sürmüştür. Bu durum ataerkil toplumun bir yansıması olan cinsiyetçi bakış açısıyla ilgilidir. Bugün cinsiyetçilik sendikal hareketin her veçhesinde hüküm sürmekte fakat en belirgin biçimde karar alma mekanizmalarında kendini göstermektedir. Buna bağlı olarak Türkiye’de işçi konfederasyonları ve bağlı sendikaların merkez yönetimlerinde kadınların temsil edilme oranının %7.4 olduğu görülmektedir. Bununla birlikte Hak-İş’te kadın işçiler ve kadın sendikacılar konusunda son yıllarda bir canlanma söz konusudur. Sendikal alanda güçlenme isteği Hak-İş’in kadın işçileri fark etmesini sağlamış, Hak-İş onlara ulaşabilmenin en kolay yolunu da yönetim mekanizmalarına kadın yöneticileri atamakta bulmuştur. Bugün itibariyle Hak-İş’e bağlı sendikaların genel merkezlerinde toplam 5 kadın temsil edilmektedir. Peki, bu adım sendikalarda cinsiyet eşitliğini sağlamak için yeterli midir? Kadınlar sendikaların yapısıyla ilgili ne düşünmekte ve bu süreci nasıl deneyimlemektedir? Kadın sendikacıların bakış açısının sendikal harekette kadın varlığına ivme katması açısından önemli olduğu düşünülmektedir. Çalışmada, Hak-İş’li sendikacı kadınların bu konudaki söylemleri incelenmiştir.
Women’s relationship with trade unions in Turkey has always been limited. The trade union movement has developed in a male dominant manner; the mentality that ‘trade unionism is a man thing’ has always been prevalent in the masculine culture of unions. This is related to the sexist attitude, as a representation of the patriarchal society. While sexism is prevalent in all aspects of the trade union movement, it is mostly apparent in decision-making mechanisms. Accordingly, the representation rate of women in the central administrations of labor confederations and affiliated unions in Turkey is 7.4%. However, there is a revival of interest at Hak-İş about women workers and women unionists, as Hak-İş started to realize women workers with the quest of reinforcement in the trade unionist movement; and the assignment of women to management mechanisms is thus regarded as the easiest way to reach them. Today, 5 women in total are represented in the headquarters of Hak-İş affiliated unions. But is this step sufficient to enable gender equality in trade unions? What do women think about trade unions’ structure and how do they experience this process? The perspective of women unionists are considered crucial for the revival of women participation in the trade union movement. This study analyses the discourses of women members of Hak-İş about the issue.
Birincil Dil | İngilizce |
---|---|
Konular | Siyaset Bilimi (Diğer) |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 23 Haziran 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 1 Temmuz 2024 |
Gönderilme Tarihi | 13 Temmuz 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 7 Sayı: 13 |