The proclaimed last and unsuccessful Ottoman jihad had weak reverberations in Afghanistan, as it did throughout the Islamic world. Afghanistan, a closed state during the years of the Great War, could sustain itself with annual cash aids from Britain and was virtually its backyard. Therefore, it was not possible for it to enter into a Turkish-German alliance. Moreover, Afghanistan lacked a regular army and was governed by a feudal system based on Pashtun, Dari, Afridi, and other tribal lifestyles. The Germans intended to utilize Afghanistan to reach Turkestan and India. In the early days of the Great War, a Turkish-German delegation, under the pressure of the Germans, went to Afghanistan to persuade it to join the Greater Jihad. However, neither the Turkish-German delegations nor Rauf Bey's Expeditionary Committee succeeded in this endeavor. Disputes among the Turkish-German delegations arose when they arrogantly urged the Afghan ruler to swiftly join the Greater Jihad, claiming that "the Germans had entered Paris, and the Turks were about to capture Egypt," which provoked reactions. The Afghan ruler, fearing not to be trampled between Russia and Britain, wished for a Turkish-German force to enter Afghanistan. However, this request was impossible to fulfill. Although the ruler's close circle was eager for jihad, the Emir, who received money from Britain, cunningly refrained from dragging his people into war by employing delaying tactics.
İlan edilen son ve başarısız Osmanlı cihadının tüm İslam âleminde olduğu gibi Afganistan’da da zayıf yansımaları oldu. Büyük Harp yıllarında kapalı bir devlet olan Afganistan, İngiltere’den aldığı senelik nakdî yardımlarla ayakta durabiliyordu ve İngiltere’nin adeta arka bahçesiydi. Bu sebeple bir Türk-Alman ittifakına girmesi mümkün değildi. Zaten nizamî bir ordusu yoktu ve Peştun, Dari, Afridi vs kabile hayatına dayanan Afganistan, feodal bir sistemle idare ediliyordu. Almanlar, Türkistan ve Hindistan’a ulaşmak için Afganistan’ı kullanacaklardı. Büyük Harbin başlarında Almanların da baskısıyla Afganistan’a giden Türk-Alman heyeti, Afganistan’ı Cihad-ı Ekber’e ikna etmeye çalışacaklardı. Ancak, Türk-Alman heyetleri ve Rauf Bey’in Heyet-i Seferiyesi bunda başarılı olamadı. Türk-Alman heyetleri arasındaki ihtilaflar, Afgan emirini aldatmağa çalışarak “Almanların Paris’e girdiğini, Türklerin de Mısır’ı düşürmek üzere olduğunu, Afganistan’ın da Cihad-ı Ekber’den hisse almak için acele etmesi gerektiğini söylemeleri tepkilere sebep oldu. Afgan Emiri de Rusya ve İngiltere arasında çiğnenmemek için bir Türk-Alman kuvvetlerinin Afganistan’a girmesini istiyordu. Bu talebin gerçekleşmesi imkânsızdı. Emir’in yakın çevresi cihada istekliyseler de İngiltere’den para yardımı alan Emir oyalama taktiğiyle akıllıca davranıp halkını harbe sürüklemedi.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Genel Türk Tarihi (Diğer), Osmanlı Azınlıklar Tarihi, Osmanlı Düşünce Tarihi, Osmanlı Merkez Teşkilatı, Osmanlı Toplumu, Osmanlı Kurumları ve Medeniyeti (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Temmuz 2024 |
Gönderilme Tarihi | 12 Mart 2024 |
Kabul Tarihi | 28 Haziran 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 |