Earthquakes took place during historical and instrumental period in our country, have showed that Turkey is in
seismically active and earthquake hazardous risk zones. It is clear that the soil-effect is one of the most
important factors that need to be investigated carefully during the building design after these earthquakes. But,
there are many other reasons that cause to collapse of a building except soil-effect. These can be classified as
structure quality, soil-structural interaction, static-dynamic properties of the soil and structural and dynamic
behavior of the soil and structural during the earthquake.
As known, at risky structure analysis, one of the first conditions of obtaining information that belong structure,
determines the concrete compressive strength. The concrete compressive strength can be determined by
destructive-nondestructive methods. In this study, the concrete compressive strengths have been obtained with
nondestructive geophysical methods and both in-situ Schmidt test hammer and in laboratory uniaxial
compression test applied to samples taken from the same places as destructive methods that performed in a total
of 128 buildings in 10 districts in Izmir. The concrete compressive strength values obtained from destructive and
nondestructive methods have been compared. As a result of all these studies; the place, the importance, and
solution proposals of the geophysical methods in the structure risk investigation has been discussed and, empirical relationships towards in-situ concrete strength have been presented. Concrete compressive strength
from in-situ P wave velocity in these relationships can be estimated with a ±2MPa error. Using of P-wave
velocity in determining of concrete strength of building will provide both time and spatial information.
Concrete compressive strength ultrasonic P-wave nondestructive methods Schmidt test hammer
Ülkemizde tarihsel ve aletsel dönemde meydana gelen depremler, Türkiye’nin aktif ve riskli deprem kuşağında
olduğunu göstermektedir. Yaşanan depremlerden sonra bina tasarımında dikkat edilmesi gereken en önemli
etkenlerden biri zemin yapısı olduğu görülmüştür. Ancak deprem anında bir binanın yıkılmasına neden olan
zeminin haricinde birçok neden vardır. Bunlar yapı kalitesi, zemin yapı etkileşimi, zeminin ve yapının statikdinamik
özellikleri, zemin ve yapının deprem anındaki dinamik davranışı olarak sıralanabilir.
Bilindiği üzere riskli yapı incelemelerinde yapıya ait bilgi edinilmesinin ilk şartlarından biri beton basınç
dayanımının belirlenmesidir. Beton basınç dayanımı, hasarlı-hasarsız yöntemler ile belirlenir. Bu çalışmada
İzmir’deki 10 ilçede toplam 128 binada yapılan hasarsız Jeofizik yöntemle beton basınç dayanımı ve hasarlı
olarak da hem Schmidt test çekici hem de aynı yerlerden alınan numunelere tek eksenli basınç deneyi
uygulanarak beton basınç dayanımları belirlenmiştir. Hasarlı ve hasarsız yöntemlerden elde edilen beton basınç
dayanım değerleri karşılaştırılmıştır. Tüm bu çalışmalar sonucunda Jeofizik yöntemlerin yapı riski
incelemelerindeki yeri, önemi ve çözüm önerileri irdelenmiş ve yerinde beton dayanımına yönelik deneysel
ilişkiler sunulmuştur. Bu ilişkilerden basınç dayanımı, yerinde P dalga hızı kullanılarak hesaplandığında
±2MPa’lık bir hata ile tahmin edilebilmektedir. Bina beton dayanımı tespitinde yerinde P dalga hızının kullanımı
hem zaman hem de alansal bilgi sağlayacaktır.
Beton basınç dayanımı ultrasonik P dalgası tahribatsız yöntemler Schmidt test çekici
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İnşaat Mühendisliği |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Mart 2017 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2017 Cilt: 9 Sayı: 1 |
Dergi isminin Türkçe kısaltması "UTBD" ingilizce kısaltması "IJTS" şeklindedir.
Dergimizde yayınlanan makalelerin tüm bilimsel sorumluluğu yazar(lar)a aittir. Editör, yardımcı editör ve yayıncı dergide yayınlanan yazılar için herhangi bir sorumluluk kabul etmez.