Aryl hidrokarbon
reseptor ilişkili protein (AIP) gen mutasyonu, genç yaşta başlayan ve ailesel
geçiş gösteren akromegali nedenlerinden biridir. Bu mutasyonu olanlarda
hastalık daha agresif ve invazif seyreder, hızlı büyüme göstererek büyük
boyutlara ulaşır. Hastalar daha erken yaşta tanı alırlar ve ne yazık ki tedavi
direnci ile karakterizedir. Yaptığımız bu çalışmada Ege Üniversitesi Tıp
Fakültesi Endokrinoloji ve Metabolizma Hastalıkları Polikliniğinde takipli
akromegali hastalarından 40 yaş altında tanı almaları nedeniyle gönderilen AIP
gen mutasyonu sıklığı retrospektif olarak değerlendirilmiştir. Verilerine
ulaşılabilen 26 olgunun 12’si (%46.2) kadın ve 14’ü (%53.8) erkekti. Akromegali
tanısı aldıkları yaş ortalaması 33 ± 5 yıldı. Dokuz (%33.3) olgu operasyon
sonrası ilaçsız remisyonda takipteydi. Tanı anında 23 (%85.2) hastada makroadenom,
3 (%11.1) hastada mikroadenom saptanmıştır. On iki (%44.4) hastada kavernöz
sinus invazyonu, 5 (%18.5) hastada optik kiasma basısı mevcuttu. Hiçbir hastada
AIP mutasyonu saptanmamıştır. Hastalarımızın bazılarında ailesel akromegali
olmasına, bazılarının nüks etmesine, bazılarının tedaviye dirençli olmalarına
ve bazılarının özellikle 30 yaş öncesinde tanı almalarına rağmen AIP
mutasyonunun negatif olması yeni, henüz tanımlanmamış mutasyonlar olabileceğini
düşündürmektedir. Hasta grubumuzun küçük olması da çalışmamızın en büyük
yetersizliğini oluşturmaktadır. Hipofiz adenomlarının genetiği hakkındaki
bilgimizi arttırmak adenomların yapısı, davranışı ve prognozu üzerindeki
yorumlarımıza yön verecektir.
Aryl-hydrocarbon
receptor interacting protein (AIP) gene mutation is one of the causes of
acromegaly that starts at a young age and shows familial transition. In
patients with this mutation, the disease is more aggressive and invasive. The
tumor reaches large sizes with rapid growth. Patients are diagnosed at earlier
ages and unfortunately are characterized by treatment resistance. In this
study, we retrospectively evaluated the frequency of AIP gene mutation in
patients with acromegaly who were younger than 40 years and were followed up in
Ege University Medical Faculty Endocrinology and Metabolism Disorders
Outpatient Clinic. Of the 26
patients whose data were available, 12 (46.2%) were female and 14 (53.8%) were
male. The mean age at the time of diagnosis was 33 ± 5 years. Nine (33.3%)
cases were drug-free in-follow up after operation. At the time of diagnosis,
macroadenoma was detected in 23 (85.2%) patients and microadenoma was detected
in 3 (11.1%) patients. Twelve (44.4%) patients had cavernous sinus invasion and
5 (18.5%) patients had optic compression. None of the patients had AIP
mutations. AIP mutation was found to be negative in all of our patients despite
some of them were familial acromegaly, some of them had recurrence, some of
them were resistant to treatment and especially some of them were diagnosed when
they were younger than 30 years old. This result suggests that there may be new
and undefined mutations. The small size of our patient group is the biggest
handicap of our study. Increasing our knowledge about the genetics of pituitary
adenomas will guide our comments on the structure, behavior and prognosis of adenomas.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Sağlık Kurumları Yönetimi |
Bölüm | Özgün Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 1 Nisan 2019 |
Kabul Tarihi | 10 Ocak 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 45 Sayı: 1 |
Journal of Uludag University Medical Faculty is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial-NoDerivatives 4.0 International License.