There are some personalities with their names and fames written with golden letters in history. Without doubt these personalities contain prophets, statesmen, philosophers, writers, historians, artists and companions of prophets and saints who influenced the periods of their lifetime with their immense devotion, contemplation, enlightening and jihad. The transfer of spiritually eminent persons’ sentiments, thoughts and wisdom to humanity is also very important. The speeches, behaviours, poems and sayings of such spiritually prominent personalities are transferred to humanity by their disciples and followers as much as possible. In Seljukid and Ottoman tradition, statesmen promoted the construction of dervish lodges, to spread out this wisdom to every corner of the geography. This is easily understood when we look at the waqfiyya and the waqf documents in Seljukid and Ottoman periods. Abu’l-Hasan al-Haraqânî is regarded as the seventh ring of gold chain. He was buried in Kars. In this study the lodge of Haraqânî which was explored thanks to some spiritual signs after conquest of Kars and the acts of Sultan Murat III who tried to accomplish the resurgence of the Lodge of Hasan Haraqânî have been examined by using waqfiyya concerning Haraqânî’s zawiya.
Key Words: Abul Hasan al-Harakânî, Sultan 3rd Murat, Harakani’s Zawiya
Ebu’l-Hasan Harakânı’s Zawıya and Waqf of Sultan III. Murat
Öz
Tarihe isimleri veya şöhretleri altın harflerle yazılan şahsiyetler vardır. Bu şahsiyetler içerisinde şüphesiz peygamberler, devlet adamları, düşünürler, edebiyatçılar, tarihçiler, sanatçılar olduğu gibi, peygamberlerin yol arkadaşlarının önde gelenleri, yaşadıkları dönemlere ve daha sonrasına damgalarını vuran engin bir ibadet, tefekkür, irşad ve mücadele/mücahede hayatı yaşamış mânâ erleri de bulunmaktadır. Bu şahısların görüşlerinin, duygu ve düşüncelerinin, sahip oldukları mana ilimlerinin bağlılarına ve insanlığa aktarılması da şüphesiz büyük bir öneme haizdir. Bu mana erlerinin konuşmaları, hal ve hareketleri, şiirleri, deyişleri şartlar elverdiğince müridleri ve sevenleri tarafından topluma aktarılmıştır. Selçuklu ve Osmanlı geleneğinde Anadolu’nun manevi mimarları olarak kabul edilen bu kimseler hizmetlerini devam ettirebilmeleri için devlet yöneticileri tarafından tekkeler, hangâhlar inşa edilerek irfan ehlinin görüşlerinin halka ulaştırılması ve coğrafyanın her tarafına yayılması sağlanmıştır. Nitekim Selçuklu ve Osmanlı dönemlerine ait vakfiye ve vakıf belgelerine göz atıldığında
bu husus açık ve net bir şekilde görülmektedir. Bu çalışmada, Kars’ta medfun altın silsilenin 7. halkası olan ve vefatından sonra da manevi tasarrufu devam ettiğine inanılan Hasan Harakâni’nin tekkesi ile Kars’ın fethinden sonra kaynaklara göre manevi bir takım keşiflerle ortaya çıkarılan tekkenin ve tekkenin yaşatılması için Sultan III. Murat tarafından kurulan vakfı incelenecektir.
Anahtar Kelimeler: Ebu’l Hasan el-Harakânî, Sultan III. Murat, Harakânî Zaviye Vakfı.
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2016 |
Gönderilme Tarihi | 29 Temmuz 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 |
Vakıflar Dergisi Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün Haziran ve Aralık aylarında yayımlanan süreli ilmi yayınıdır. Yayın talebiyle Vakıflar Dergisi’ne gönderilen makaleler Yayın Kurulu tarafından ön incelemeye tabi tutulur ve uygun bulunan makaleler incelenmek üzere çift kör hakem sistemiyle alanında uzman en az iki akademisyene gönderilir. Hakem raporları ve Yayın Kurulu kararı ile Vakıflar Dergisi'nde yayımlanması kabul edilen yazıların telif hakkı Vakıflar Genel Müdürlüğü'ne devredilmiş sayılmakla birlikte yayımlanan makaleler ilgili okuyucular ve araştırmacılar tarafından kaynak gösterilmek koşuluyla kullanılabilir.