Günümüzde, hayati önem taşıyan kararların alındığı durumlarda ve güvenlik açısından kritik birçok ortamda yaygın biçimde kullanılmaları dolayısıyla yapay zekâ uygulamalarının adilliği kritik bir konu haline gelmiştir. Çünkü bu sistemlerin kullanımı zaman içerisinde adillik, yanlılık ve mahremiyet gibi çeşitli yönlerden hatalı sonuçlar ortaya koymaya başlamıştır. Bunun üzerine, yapay zekâ kaynaklı beklenmedik sonuçlarla başa çıkmak için teknolojiler geliştirilmeye başlanmış ve sorunların çözümü için şirketler genellikle algoritma odaklı hatalara odaklanmıştır. Ancak kullanılan çözümler genellikle birçok yapay zekâ algoritmasında işe yaramamaktadır. Çünkü sorunun nedeni sadece algoritma değildir; aynı zamanda, örneğin derin öğrenmede, neden-sonuç ilişkisinin kolayca kurulamadığı verinin kendisidir. Ayrıca istatistiksel veya sezgisel algoritmalarda sınırlar belirsiz olmakta ve bu da istatistiksel veya sezgisel analiz için belirli bir standardın oluşturulamamasına neden olabilmektedir. Öte yandan, adalet sadece algoritmaya göre değil, aynı zamanda bağlam ile ilgili verilere bağlı olarak da değişebilmektedir. Bu açıdan bakıldığında, makalede odaklandığımız nokta verilerin nasıl olması gerektiğidir ki bu bir istatistik meselesi değildir. Hatta bağlamdan dolayı ülkeden ülkeye ve kültürden kültüre değişebilmektedir. Bu nedenle sadece bilgisayar bilimlerinin değil iletişim, sosyoloji, sanat, hukuk vb. sosyal bilimlerin de konuya katkısı oldukça önemlidir. İnsan kaynaklı veriler, gündelik hayatın bir yansıması olarak değerlendirilebileceğinden, toplumdaki çeşitli grupların hangi bağlamlarda var olduklarına dair önemli ipuçları içermektedir. Bu noktadan hareketle, bilgisayar bilimleri ve sosyal bilimlerin ortak katkısıyla, bu çalışmada elde edilen ipuçlarını kullanarak yapay zekâ algoritmalarından kaynaklanabilecek olası toplumsal tehlikeleri öngörmek amaçlanmaktadır. Bu doğrultuda günümüzün en temel sorunlarından biri olan "savunmasız ve dezavantajlı" gruplara özel bir senaryo üzerinden söz konusu tablo ortaya konmuştur. Ardından, gelmiş geçmiş en yaygın kitle iletişim teorisi olan Gerbner'in "yetiştirme teorisi", makine öğrenmesi perspektifinde yeniden yorumlanarak, makine öğrenmesinin veriye bağlı olarak yol açabileceği olası toplumsal ve kitlesel sorunlara dikkat çekilmiştir. Makalenin, bütüncül bir yaklaşımın (yani algoritma ve veri kombinasyonunun) ve disiplinler arası bir değerlendirmenin önemine katkı sunması beklenmektedir.
Yapay zekâ Yetiştirme teorisi Makine öğrenmesi Veri yanlılığı Dezavantajlı gruplar
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Grafik, Sosyal ve Multimedya Verileri, Veri Mühendisliği ve Veri Bilimi, Doğal Dil İşleme, Mühendislik |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 21 Aralık 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Cilt: 6 Sayı: 2 |
Dergimizin Tarandığı Dizinler (İndeksler)
Academic Resource Index | Google Scholar | ASOS Index |
Rooting Index | The JournalTOCs Index | General Impact Factor (GIF) Index |
Directory of Research Journals Indexing | I2OR Index
|