With “the Plan of the Century”, the Palestinian-Israeli conflict’s processes of solution and negotiation, and solution mechanisms grounded on international law are excluded from the peace process. The Plan that solely depends upon Israel’s arguments in other words which is not negotiated with Palestine provides fait accompli solution. It is a “solution plan” that distorts the international law’s outputs primarily the UN resolutions and hence aims creating a new paradigm for the Palestinian-Israeli conflict. Transition from principle of “Land for Peace” to the principle of “Peace to Prosperity” is aimed. The negotiations are proposed to start on regulations on the issues of the status of Jerusalem, the Jewish settlements in the Occupied Palestinian territories, and return of the Palestinian refugees that would not accepted by the Palestinians. Instead of directly solving the Palestinian-Israeli issue it aims the recognition of Israel and establishing relations in the Middle East and it aims to achieve it through anti-Iran consensus. This framework is presented as the region’s reality and a new opportunity towards cooperation. According to Trump, the situation in the Middle East entails a breakthrough thus it is acclaimed that a new framework and perception have to be implemented. The Plan excluded international law and the Palestinian-Israeli conflict’s resolution custom nevertheless it passed into the implementation level: the United Arab Emirates and Bahrain took the step of normalizing relations with Israel. On the other hand, Palestine is trying to establish the Palestinian state in the West Bank, Gaza Strip and East Jerusalem. It puts pressure on Israel by using international law and through applying to international organizations.
Yüzyılın Planı” ile Filistin-İsrail sorununun uluslararası hukuku temel alan çözüm ve müzakere süreçleri, çözüm mekanizmaları barış sürecinin dışına çıkarılmıştır. Salt İsrail’in görüşlerine dayanan yani Filistin’le müzakere edilmeyerek oluşturulan bu Plan fait accompli biçiminde bir çözüm sunmuştur. Başta BM kararları olmak üzere uluslararası hukukun çıktılarından saptırılan dolayısıyla Filistin-İsrail sorununda yeni bir paradigma oluşturmayı amaçlayan bir “çözüm planıdır”. “Barış için Toprak”tan “Barıştan Refaha” geçiş amaçlanmıştır. Kudüs’ün statüsü, işgal edilmiş Filistin topraklarındaki Yahudi yerleşimleri ve Filistinli mültecilerin geri dönüşü konularında Filistin’in kabul etmeyeceği düzenlemelerle müzakerelerin başlaması teklif edilmiştir. Doğrudan Filistin-İsrail sorununu çözmek yerine Orta Doğu’da İsrail’in tanınarak ilişkilerin kurulması ve bunu da doğrudan ve dolaylı olarak İran karşıtlığı üzerinden yapılması amaçlanmıştır. Bu çerçeve bölgenin gerçeği ve işbirliğine yönelik yeni olasılık olarak lanse edilmiştir. Orta Doğu’daki durum Trump’a göre yeniliği teşkil etmekte idi dolayısıyla yeni bir çerçevenin ve anlayışın uygulanmaya geçmesi gerektiği savunulmaktaydı. Plan, uluslararası hukuku ve Filistin-İsrail sorununu çözüm teamülünü göz ardı etse de uygulama safhasına geçmiştir: Birleşik Arap Emirlikleri ve Bahreyn İsrail ile ilişkileri normalleştirme adına atım atmıştır. Diğer taraftan Filistin ise Batı Şeria, Gazze ve Doğu Kudüs ile birlikte söz konusu bölgelerde Filistin devletini kurmayı amaçlamaktadır. Uluslararası hukuk metinlerine ve örgütlere başvurarak İsrail’e baskı yapmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Siyaset Bilimi, Uluslararası İlişkiler |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Temmuz 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 9 Sayı: 2 |