Rather than evaluating sports only within the scope of physical activities, it would be more correct to consider it as a whole that can be handled within the scope of interaction between groups with the presence of teams and can also be examined as a power struggle by associating it with competition. In this sense, sports sociology comes into play; however, evaluating sports only sociologically would be reducing it to a state of affecting/being affected only in the social context, which is an incomplete approach, since it is visible in political processes as well. Accordingly, it is noteworthy that sports are related to existing political processes and trends, and the 20th century is a period full of different examples on this subject and this situation has not changed in the 21st century and has continued to show itself with different actors and/or focal points. Within the scope of this study, these behaviors were focused and the differences that evolved into conflict were analyzed by using the semiotic method. As a result of random sampling analysis, it has been found that existing discriminatory attitudes have turned into discriminatory behaviors in the context of culture, skin color, Social Darwinism, Rastafarianism and Nazism.
Sporu yalnızca bedensel aktiviteler bütünü kapsamında değerlendirmektense, takımların varlığı ve bu takımlara taraftar olma durumu ile birlikte gruplar arası etkileşim kapsamında ele alınabilecek ve aynı zamanda rekabet ile de ilişkilendirilerek bir güç mücadelesi olarak da incelenebilecek bir bütünlük olarak değerlendirmek daha doğru olacaktır. Bu anlamda spor sosyolojisi devreye girmektedir. Ancak, var olan süreçte sporu yalnızca sosyolojik açıdan değerlendirmek, onu yalnızca toplumsal bağlamda bir etkileyen/etkilenen olma durumuna indirgemek olacaktır ki bu da eksik bir yaklaşımdır. Zira spor, aynı zamanda, politik süreçler kapsamında da bir etkileyen/etkilenen olma özelliği taşımaktadır. Buna göre sporun var olan politik süreçlerle ve eğilimlerle ilişkili olması da dikkat çekmektedir. Gerek iç siyaset gerek uluslararası siyaset kapsamında değerlendirilsin, özellikle 20. yüzyıl, bu konuda oldukça farklı örneklerle dolu bir dönem olma özelliği taşımaktadır. Bu durum 21. yüzyılda da değişmemiş ve farklı aktörler ve/veya odak noktaları ile kendisini göstermeye devam etmiştir. İçinde bulunulan dönem itibariyle, sporun siyasallaşması sahalarda/stadyumlarda ayrımcılık içeren davranışların çıkış noktası olmuştur. Bu çalışma kapsamında, bu davranışlara odaklanılmış ve çatışmaya evrilen farklılıklar göstergebilimsel yöntem kullanılarak analiz edilmiştir. Rassal olarak oluşturulan örneklem incelemesi sonucunda; var olan ayrımcı tutumların kültür, ten rengi, Sosyal Darwinizm, Rastafaryanizm ve Nazizm bağlamlarında ayrımcılık içeren davranışlara dönüştüğü bulgulanmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Nisan 2021 |
Gönderilme Tarihi | 9 Şubat 2021 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2021 Cilt: 11 Sayı: 1 |
-