In
the solution of a problem that has been brought to the Court, the evidence of
all the means of proof to remove the uncertainties and suspicions between the
parties from the rupture to reveal the material truth is called the “beyyineh”
by the name in the terminology of Islam-Ottoman law. The
concept of "Beyyine" is basically used as a concept that is
"only a testimony" by the majority of Islamic jurists, in the sense
that it is the "definitive evidence" that "proves the fact of a
right or of a fact connected with a legal result". In
the law of jurisdiction, the evidence is divided into two parts: definitive
evidence and evidence. Certain proof is the one who binds the judge and does
not give him the authority to appreciate it. Adulterated
evidence is anything that can be freely appreciated and judged by the judge and
consequently constitutes a basis for a conviction of the judge. According
to the majority of Islamic jurists, the system of evidence accepted in Islamic
jurisprudence is the definitive evidence system. This view is
dominant, especially when it is taken into account that a certain number of
witnesses or accusations are sought in prosecuting criminal offenses in Islamic
criminal law. In other words, witness testimony made by reliable
witnesses in Islamic-Ottoman law is binding in nature and the judge has to
judge accordingly.
Islamic Judgment Law Islamic civil and penal proceedings law proof evidence testimony
Mahkemeye intikal etmiş bir
problemin çözümünde taraflar arasındaki belirsizlikleri ve şüpheleri ortadan
kaldırarak maddi gerçeği ortaya çıkarmaya yarayacak ispat vasıtalarının tümüne
delil (kanıt) ya da İslam-Osmanlı hukuk terminolojisindeki adlandırmasıyla
beyyine adı verilir. Beyyine kavramı, esasında ‘‘bir hakkın ya da kendisine
hukuki sonuç bağlanan bir olayın ispatını sağlayan kesin delil’’ anlamında
olup, ispat vasıtalarının tamamını kapsadığı halde İslam hukukçularının
çoğunluğu tarafından yalnızca şahitliği karşılayan bir kavram olarak
kullanılmıştır. Muhakeme
hukukunda deliller kesin delil ve takdiri delil olmak üzere ikiye ayrılır.
Kesin delil hâkimi bağlayan ve ona takdir yetkisi vermeyen delildir. Takdiri delil ise hâkim tarafından serbestçe takdir
edilip değerlendirilebilen ve sonuçta hâkimin vicdanının varacağı bir kanaate
esas teşkil edecek her şeydir. İslam
hukukçularının çoğunluğunun görüşüne göre, İslam muhakeme hukukunda kabul
edilen delil sistemi kesin delil sistemidir. Özellikle İslam ceza hukukunda had
ve kısas suçlarının ispatında belirli sayıda şahit veya ikrarın arandığı
dikkate alındığında bu görüş baskın durmaktadır. Başka bir
deyişle İslam-Osmanlı hukukunda güvenilir şahitler tarafından usulüne uygun
olarak yapılan şahitlik hâkimi bağlayıcı nitelikte olup, hâkim buna göre hüküm
vermek zorundadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | KAMU HUKUKU MAKALELERİ |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 27 Ağustos 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 YBHD 2018/2 |