Humanity's love and curiosity for metaphysics has never stopped. Because the unknown human being, by nature, has not been satisfied with what exists and what is seen, and has always attempted to grow wings to catch what he cannot see. This curiosity and search have led to new inventions and creations and, as a result, nourished human competence and evolution. One of the most striking examples of this endless metaphysical love of man is the production of mystical and symbolic stories that can be described as the red mind tradition. This tradition, which is considered very valuable in terms of the history of religion, thought and civilization, can be evaluated as humanity's lament for its material and human limitations, on the one hand, and as the expression of its longing for spiritual and divine eternity, on the other hand. When man, who felt captive in the world's wheel of birth and death, wanted to express his existential pains and longings for perfection through the language of birds and in the form of the red mind, many symbolic stories emerged. The subject of this article is to shed light on the chronology of the dualist human or red mind, which is formed by the combination of the spiritual and material dimensions of man. This dualist nature of man, which started with Adam, the first human, is discussed through striking examples before and after Islam. Pre-Islamic examples of the red mind have been sought in mythological and mystical texts of Mesopotamia, India, Egypt, Iran and the Middle East. In the post-Islamic period, the examples of red mind in the gnostic texts of Ikhvan-ı Safa, Ibn Sina and Yahya Suhrawardi were focused on. Due to the limitations of the article, only a few of the examples mentioned in the historical chronology could be discussed. In this research, the phenomenological method, which seeks to capture the unchangeable truth behind different forms, was used. The aim of this study is to combine examples from different geographies of the dualist character of man in religions and thoughts, following the path of wisdom beyond time and space, and to see the chain links of the red mind tradition from a universal perspective. Although the red mind theme has been researched and interpreted independently and disconnectedly from each other through particular examples, addressing the red mind examples in different religions and thoughts for the first time with a phenomenological method and a universal perspective in the light of historical chronology can make the study different and original. As a result of this study, it is concluded that man has a luminous or divine nature in essence, but when he enters the darkness of the material world, he loses his whiteness and purity and thus turns red, and that isna, which manifests as a red mind with the combination of the duality of light and darkness, will make significant progress in the journey towards good or evil. It was determined that it could. In addition, it was seen that the Nurani man fell into deep heedlessness with the red cover he received after falling into the dark world, suffered amnesia and amnesia due to this heedlessness, started to remember his homeland and origin as a result of the warnings of a spiritual messenger, and stood up again from under the red cover and started to rise towards his homeland.
İnsanlığın metafizik aşkı ve merakı hiçbir zaman dinmemiştir. Çünkü insan denen meçhul, doğası gereği var olanla ve görülenle yetinmemiş her daim göremediklerini yakalamak için kanatlanmaya teşebbüs etmiştir. Bu merak ve arayış ise yeni icatlara ve yaratımlara vesile olmuş ve sonuç olarak insanın yetkinliğini ve tekâmülünü beslemiştir. İnsanın bu bitimsiz metafizik aşkının en çarpıcı örneklerinden biri kızıl akıl geleneği olarak tarif edilebilecek mistik ve sembolik hikâyeler üretmesi olmuştur. Din, düşünce ve medeniyet tarihi bakımından oldukça değerli kabul edilen bu gelenek, insanlığın bir taraftan maddi ve beşeri sınırlılıklarına yaktığı ağıtlar, diğer taraftan ruhani ve ilahi sonsuzluğa duyduğu özlemin dışavurumları olarak değerlendirilebilir. Dünyanın doğum-ölüm çarkında kendini esir hisseden insan, varoluşsal sancılarını ve kemale karşı duyduğu özlemlerini kuşların diliyle ve kızıl akıl formunda ifade etmek isteyince çok sayıda sembolik hikâye ortaya çıkmıştır. Bu makalenin konusu, insanın ruhani ve maddi boyutunun bir araya gelmesiyle oluşan düalist insan veya kızıl akıl kronolojisine ışık tutmaktır. İlk insan olan Âdem ile başlayan insanın bu düalist doğasının İslam öncesi ve sonrası çarpıcı örnekleri üzerinden ele alınmıştır. İslam öncesi kızıl akıl örnekleri Mezopotamya, Hindistan, Mısır, İran ve Ortadoğu'nun mitolojik ve mistik metinlerinde aranmıştır. İslam sonrası dönemde ise İhvan-ı Safa, İbn-i Sina ve Yahya Sühreverdî'nin gnostik metinlerinde yer alan kızıl akıl numunelerine mercek tutulmuştur. Makalenin sınırlılığından dolayı, tarihsel kronolojide geçen örneklerden sadece bir kaçı ele alınabilmiştir. Bu araştırmada, farklı formların berisindeki değişmez hakikati yakalama arayışında olan fenomenolojik yöntem kullanılmıştır. Bu çalışmanın amacı, zamanlar ve mekânlar üstü hikmetin izleğini takip ederek dinler ve düşüncelerde bulunan insanın düalist karakterinin farklı coğrafyalardaki örneklerini birleştirmek ve kızıl akıl geleneğinin zincirleme halkalarını tümel bir bakış açısıyla görmektir. Bugüne kadar tikel örnekler üzerinden kızıl akıl izleği birbirinden bağımsız ve kopuk olarak araştırılmış ve yorumlanmış olsa da, tarihsel kronoloji ışığında farklı din ve düşüncelerdeki kızıl akıl örneklerinin fenomenolojik bir yöntemle ve tümel bir bakış açısıyla ilk defa ele alınması çalışmayı farklı ve özgün kılabilecektir. Bu çalışmanın sonucunda, insanın özü itibariyle nurani veya ilahi bir tabiata sahip olduğu ancak maddi dünyanın karanlığına girmekle beyazlığını ve saflığını yitirdiğini ve böylece kızıl bir renge büründüğünü, aydınlık ve karanlık düalitesinin birleşmesiyle kızıl bir akıl olarak tezahür eden insanın iyilik veya kötülüğe doğru gireceği yolculukta önemli mesafeler kat edebileceği tespit edildi. Ayrıca, Nurani insanın karanlık âleme düşüşü ile birlikte aldığı kızıl örtüyle derin bir gaflete düştüğü, bu gafletten dolayı bellek yitimi ve hafıza kaybına uğradığı, ruhani bir elçinin uyarıları sonucu anavatanını ve aslını anımsamaya başladığı ve kızıl örtünün altından yeniden doğrularak anavatanına doğru yükselişe geçtiği görüldü.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Dinler Tarihi |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 25 Aralık 2023 |
Yayımlanma Tarihi | 25 Aralık 2023 |
Gönderilme Tarihi | 16 Eylül 2023 |
Kabul Tarihi | 18 Kasım 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 |