Onuncu yüzyılda tercümelerle mantığın İslam dünyasına girmesi, Arap dilbilimcilerinin, “mantık Yunancanın dilbilimi olduğu için Araplar için gereksizdir” şeklinde bir düşünce ile mantığa karşı çıkmalarının yolunu açmıştır. Tevhîdî’nin el-İmtâ ve’l-Müânese adlı eseri ile günümüze gelen Sîrâfî ile Mettâ arasında geçen münâzaranın metni, bu dönemdeki mantıkçılar ile dilbilimciler arasındaki ilişki üzerinde çalışan araştırmacılar tarafından, bu tartışmaları temsil eden metin olarak esas alınmaktadır. Bu çalışmada da bu metin esas alınarak mantıkçılar ile dilbilimciler arasındaki tartışmalar ortaya konulacak ve bu tartışmaların mantık ve dilbilimin ilim olarak gelişimine etkisi araştırılacaktır. Bu bağlamda mantıkçılar ile dilbilimciler iki karşı cephe olarak ele alınıp, tartışmaların mantıkçıların dilbilim ve mantık anlayışı ile dilbilimcilerin dilbilim ve mantık anlayışı üzerindeki etkisi ortaya konmaya çalışılacaktır. Hem mantıkçılar hem dilbilimciler cephesinde, tartışmalar sırası ve sonrasından birer temsilci alınarak, mantığın nasıl dilbilimcilerin tartışmalar sırasında geniş anlamda kastettiği dilbilime, dilbilimin ise nasıl mantıkçıların dar anlamda kastettiği dilbilime; yani dilbilimcilerin tartışmalar sırasında kastettiği mantığa yaklaştığı gösterilmeye çalışılacaktır. Çalışmada mantıkçılar cephesinden Fârâbî ve Gazzâlî, dilbilimciler cephesinden İbnü’s-Serrâc ve Sekkâkî temsilci olarak alınmıştır.Onuncu yüzyılda tercümelerle mantığın İslam dünyasına girmesi,
Arap dilbilimcilerinin, “mantık Yunancanın dilbilimi olduğu için Araplar için gereksizdir” şeklinde bir düşünce ile mantığa karşı çıkmalarının yolunu açmıştır. Tevhîdî’nin el-İmtâ ve’l-Müânese adlı eseri ile günümüze gelen Sîrâfî ile Mettâ arasında geçen münâzaranın metni, bu dönemdeki mantıkçılar ile dilbilimciler arasındaki ilişki üzerinde çalışan araştırmacılar tarafından, bu tartışmaları temsil eden metin olarak esas alınmaktadır. Bu çalışmada da bu metin esas alınarak mantıkçılar ile dilbilimciler arasındaki tartışmalar ortaya konulacak ve bu tartışmaların mantık ve dilbilimin ilim olarak gelişimine etkisi araştırılacaktır. Bu bağlamda mantıkçılar ile dilbilimciler iki karşı cephe olarak ele alınıp, tartışmaların mantıkçıların dilbilim ve mantık anlayışı ile dilbilimcilerin dilbilim ve mantık anlayışı üzerindeki etkisi ortaya konmaya çalışılacaktır. Hem mantıkçılar hem dilbilimciler cephesinde, tartışmalar sırası ve sonrasından birer temsilci alınarak, mantığın nasıl dilbilimcilerin tartışmalar sırasında geniş anlamda kastettiği dilbilime, dilbilimin ise nasıl mantıkçıların dar anlamda kastettiği dilbilime; yani dilbilimcilerin tartışmalar sırasında kas- tettiği mantığa yaklaştığı gösterilmeye çalışılacaktır. Çalışmada mantıkçılar cephesinden Fârâbî ve Gazzâlî, dilbilimciler cephesinden İbnü’s-Serrâc ve Sekkâkî temsilci olarak alınmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Ocak 2015 |
Gönderilme Tarihi | 11 Ekim 2014 |
Kabul Tarihi | 21 Kasım 2014 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2015 Cilt: 1 Sayı: 2 |