X. asırdan itibaren oluşmaya başlayan Türk-İslam Edebiyatının en belirgin vasfı dinî hususiyetleri bünyesinde barındırmasıdır. Türk-İslam edebiyatının ilk döneminden itibaren edebiyatın dış kaynakların tesiri ile tekâmülünü nihayete erdirdiği ve zirveye çıktığı dönemlere kadar şairler ve diğer müellifler, “tevhid, münacat, na’t, mevlid, manzum hadis, hicret-name tarzında eserler ortaya koydukları görülmektedir. Şairlerin öteden bu yana hemen hemen bütün türlerde kaleme aldıkları bu kabil eserlerle hem halkı muayyen konular hakkında bilgilendirmek istemişler hem de hayır dua alarak dünya ve ahirette mutluluğun kapılarını aralama düşüncesinde olmuşlardır. Zaman ve mekân üstü olarak düşündükleri bilgi ve değerin meydana getirdiği bu ruh halini hayatın merkezine konumlandıran şairlerden biri de hayatı hakkında kaynaklarda yeterli bilgi bulunmayan “Çorumlu İndî”’dir. Eserin zahriyye kaydında var olan şu bilgiden hareketle, “Bu kitabın nazımı ‘indî’nin kim olduğuna dair bir malumat elde edilemedi. Kitabın hattatı bizim mualimimiz Hamidiye mektebi İbtidâîsi şimdi Albayrak denilen okuldadır....” yine söz konusu eserin muhtelif yerlerinde, var olan dört ayrı bilgiden hareketle şairin mahlasının “İndî” olduğu açık bir şekilde görülmektedir. Burada var olan bilgiler ışığında şairin XIX. Yüzyılda yaşadığı ve Çorumlu olduğu tespit edilmiştir. Eserin, dil kullanımını göz önüne aldığımızda şairin eserini Arapça ve Farsçaya boğmayıp sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanmakla beraber, aynı zamanda Arapça ve Farsçaya vukufiyeti dikkatten kaçmamaktadır. Eserde kullanılmış olan kaynaklar ve dilin kullanımı gibi kimi saiklerden hareketle İndî’nin âlim bir kişiliğe sahip olduğu ve ulema sınıfından olduğunu söylemek mümkündür. Eserinde ilmi mirasın değerlerine yer veren şair, kendisinden önceki dönemde yaşamış olup halk arasında saygın bir yere sahip olan Süleyman Çelebi’nin mevlidini gerek vezin gerekse vasıta beyti yönüyle iktibas sanatı çerçevesinde eserine taşıma yoluna gitmiştir. Bu durum, şairin edebi mahfilleri iyi tanıdığı ve şiire hâkim olduğuna dair bize kimi ipuçları sunmaktadır. Elimizdeki eser, klasik gelenek içerisinde fazlasıyla karşılık bulmuş olan nasihatname türünü andırmaktadır. Şair, eserini hikemi üslubun değerleri çerçevesinde olgunlaştırma yoluna gitmiştir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Kitap İncelemesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Aralık 2020 |
Gönderilme Tarihi | 26 Ağustos 2020 |
Kabul Tarihi | 2 Ekim 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 6 Sayı: 2 |