İklim değişikliği ve kaynaklı sorunların sadece teknik ve çevresel bir sorun şeklinde değerlendirilerek çözülemeyeceği gerçeği son yıllarda kabul gören bir görüş haline gelmiştir. Çünkü iklim kriziyle mücadele yöntemlerinden birisi ekonomik ve çevresel sürdürülebilirlik adına gerekli unsurların kalkınma modellerine dahil edilmesi olarak ele alınabilirken, diğeri sosyal adaletin sağlanmasıdır (Talu, 2017: 69). Bu bakış açısı, eğilimin iklim adaleti kavramına doğru kaymasına vesile olmuştur. İklim adaleti içerisinde, gelişmekte olan ve gelişmiş ülkeler arasındaki kaynak dağılımının irdelenmesini barındırırken, aynı zamanda kadın, erkek ve LGBTQ bireyler arası, kuşaklar arası, yoksul ve zengin olarak değerlendirilebilen kesimler arası ilişkileri de ele almaktadır. Bu çalışmanın amacı, yerini iklim krizine bırakan iklim değişikliği söylemi içerisinde iklim adaletinin sağlanmasının toplumsal cinsiyet adaleti açısından neden önemli olduğunu açıklamaktır. Çalışma, iklim adaletsizliği ekseninde toplumsal cinsiyet perspektifinden uluslararası iklim değişikliği politikalarının değerlendirilmesi kapsamında oluşturulmuştur. Toplumsal cinsiyete dayalı verilerin eksikliği ve iklim adaleti kavramının toplumsal cinsiyet temelinde ele alınması konusundaki çalışmaların eksikliği, bu çalışmanın bazı noktalarda kısıtlanmasına neden olmuştur. sonuç olarak, iklim adaletsizliğine karşı cinsiyet duyarlı yanıt bulma ihtiyacı bu çalışma ile birlikte ortaya konmaya çalışılmıştır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Kentsel Politika |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 18 Aralık 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 1 Sayı: 1 |