Allah’ın âhirette görülüp görülemeyeceği (Rü’yetullah), ilk dönemlerden
bu yana tartışılan önemli kelâmî konularının başında gelmektedir. Meseleye farklı boyutlarda bakılmasının bir sonucu
olarak, İslâm ekolleri arasında farklı
görüşler belirtilmiştir. Aslında
bu görüş farkı, Allah’ın mekân, yön ve ışık gibi şeyler olmadan görülüp
görülemeyeceğine dair tartışmalardan doğmuştur. Bazı ekoller,
rü'yetin mümkün olamayacağını ileri sürerek, Allah'ın görülmesi inancına İslâm
dışı bir hüviyet kazandırırken, bazı fırkalar da mümkün olacağını kabul etmekle
kalmayıp, bir ifrat ve tefrit örneği sergileyerek, Yüce Allah'a cisim isnâd
etme yolunu tutmuşlardır. Mu’tezile ve Şîâ, baştaki gözle Allah Teâlâ’yı görmenin aklen imkânsız olduğunu naklî
delillerle temellendirmektedir. Ehl-i Sünnet ekolü ise, orta yolu takip ederek, Yüce
Allah'ın ahirette mü'minler tarafından görülebileceğini, ancak bunun
keyfiyetinin bilinemeyeceğini kabul etmiştir. Sûfîler de Ehl-i Sünnet kelâmcıları gibi, Allah’ın
âhirette görüleceği husûsunda icmâ etmişlerdir. Onlara göre âhirette Allah’ı
kâfirler değil, sadece mü’minler görecektir. Âhirette Allah'ı görmek aklen
câiz, naklen vaciptir. Araştırma; Ehl-i Sünnet, Şîâ ve
Sûfîlerin rü’yetullah konusundaki görüşlerini genel değerlendirmekle beraber,
Şîâ Hikmet anlayışının bakışını da kapsayacaktır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Din Araştırmaları |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 15 Aralık 2018 |
Kabul Tarihi | 15 Aralık 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Cilt: 6 Sayı: 8-9 |