Tarih boyunca çeşitli yazı şekillerini kullanan Türkler, İslamiyet’i kabul ettikten sonra ise Arap harflerini benimsemişlerdir. Türklerin bu harfleri benimsemelerindeki amaç, İslam dininin kutsal kitabı olan Kur’an’ı ve İslam’a ait bilgileri daha iyi anlayabilmektir. Kur’an’ın da bu harflerle yazılmış olması Arap harflerine kutsal bir nitelik yüklenmiştir ve Arap harfleri, bu kutsallığın getirmiş olduğu dokunulmazlık sayesinde Türkçenin bünyesine uymamasına ve bu harflerle okuma yazma öğrenmenin çok zor olmasına rağmen yüzyıllar boyunca Türkler tarafından kullanılmıştır. Osmanlı Devleti’nin Avrupa devletleri karşısındaki üstünlüğünü kaybetmesiyle birlikte üstünlüğün tekrar ele geçirebilmesi adına siyasi, sosyal, kültürel ve ekonomik alanlarda birtakım ıslahatlar yapılması fikri ortaya çıkmıştı. Çeşitli alanları kapsayan bu ıslahat hareketleri kapsamında Arap harflerine atfedilen kutsiyet de sorgulanmaya başlanmış ve konuyla alakalı çok sayıda çalışma yapılmıştır. Nitekim Tanzimat ile birlikte başlayan tartışmalar 1 Kasım 1928’de Latin kökenli yeni Türk harflerinin kabul edilmesiyle neticelenmiştir. Alfabe değişikliği gibi toplumun tamamını yakından ilgilendiren büyük çaplı hareketlerde bazı olumsuzlukların yaşanması da gayet normaldir. Nitekim Harf Devrimi’nin uygulanması esnasında da birtakım aksaklıklar, olumsuzluklar yaşanmıştır. Çalışmamızda Tanzimat ile başlayıp 1 Kasım 1928’de yeni Türk harflerinin kabul edilmesiyle neticelenen Harf Meselesi ve bunun toplum üzerindeki yansımaları yorumlanmış ve değerlendirilmiştir.
Alfabe Latin alfabesi Yeni Türk harflerinin kabulü Toplum üzerindeki yansımaları
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Tam Sayı |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 26 Eylül 2018 |
Gönderilme Tarihi | 19 Temmuz 2018 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2018 Sayı: 41 |
Yüzüncü Yıl Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.