Bu çalışma Feminizmin tarihsel evrelerine ve bu evrelerin sosyolojik izdüşümlerine genel bir bakış niteliğindedir. Feminist felsefe kadın bireyi her boyutuyla tartışmış ve pratik eylemler onu tümüyle temsil etme kabiliyetine ulaşmış olmasa dahi, Feminist pratikler kadınlara her zaman için temel-yaşamsal düzeyde kapsayıcı uğrak noktaları sunmuş, belli argümanlarla çözüm seçeneklerini çoğaltmış, dahası yüzyıl önce düşün ve eylem dünyamızda bile olmayan bir fikri “Kadın Hareketi” başlığı altında disipline etmiş, bilimsel, hukuki, estetik ve etik tartışmaların, aslında topyekûn hayatımızın bir parçası haline getirmiştir. Bununla birlikte bugün kadınların pek çoğu kendi cinslerine yönelik şiddete, ayrımcılığa, karşı koysa ya da doğal zorunluluk olarak adlandırılan gebelik, fiziksel zayıflık, duygusallık vb. sebeplerle baskıya uğramaya, ötekileştirilmeye yüksek sesle bazen de muhafazakâr, geleneksel topluluklarda görüldüğü şekliyle alçak sesle direniyor olsa da Feminist olarak adlandırılmak istemez. Bu noktada Feminizmin eril trajik hatası, tümüyle karşı olduğu halde Kadın’ın yeni bir kavramsallaşmasına yol açmış olmak, böylelikle tarihsel bir hareketi hemen her daim, içinde bulunduğu kısa zaman dilimine ve soyut, belirsiz, tümüyle Batı icadı, Modern bir kültüre bağlamış olmak mıydı yoksa tarihsel, sosyolojik ve coğrafi olarak, daha derinlerde hala işlemekte olan bazı olgular yeterince dikkate alınmamış mıydı?
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Aralık 2022 |
Gönderilme Tarihi | 4 Kasım 2022 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2022 |