Hukuki boşluk tüm hukuk sistemleri için geçerli olan bir olgudur. Nitekim kanun koyucu iradelerin toplum yaşamını tümüyle kurgulayıp her mesele için ayrı ayrı hükümler tesis etmesi aklen mümkün olmadığı gibi böylesi bir kurgu adaletin tesis edilmesini sağlamak bir yana hayatı yaşanmaz hale getirir. Ne var ki hukuk felsefesi açısından söz konusu boşlukların adalet mefhumunu gölgede bırakacak düzeyde olmaması diğer bir ifadeyle ilgili hukukun muhataplarının bir kısmının hak kaybına yol açmaması da önemli bir husustur ki bu noktada hukuk sistemlerinin devreye girip yargı merciindeki yetkililere hukuki boşlukları ideal hukuk açısından doldurabilme yetkisi vermesi elzemdir. Zira insan yapı itibariyle bireysel menfaatinin temini için hemcinslerinin yaşayabileceği hak kayıplarını görmezden gelebilme potansiyeline sahip bir varlıktır.
Bu makale İslam hukukundaki hukuki boşlukları doldurma noktasında en etkili yollardan olan maslahat ve siyâset-i şer’iyye kavramlarının kapsam sınırlılıkları ile Hz. Ömer’in söz konusu kavramlara yaptığı atıfları mezkûr hukuk zaviyesinden ele almaktadır. Nassların bizzat ele almadığı ve icmâdan söz edilemeyen konularda toplum/devlet menfaatini esas alarak nasslarla çelişmeyen hamleler yapabilmenin önünü açan maslahat ve siyâset kavramları, İslam hukukuna ve dolayısıyla bu hukuka bağlı olarak karar alan yasama ve yürütme erklerine önemli esneklikler (dinamizm) sağlamaktadır. Hukuk sistemleri için ise esneklik / dinamizm hayati öneme sahip bir noktada yer bulmaktadır. Bu sebeple İslam hukuku literatüründe bu kavramlara yapılan atıflar da ilgili hukukçuların fıkhın canlılığı için mezkûr kavramları tarihsel süreç içerisinde ne derece etkin bir şekilde kullandığını ifade eden türdendir. Bu noktada İslam teşrinin felsefesini oldukça iyi kavradığı anlaşılan Hz. Ömer’in bu iki kavrama istinaden verdiği ve bu iki kavramı esas almadan aldığı kararların netleşmesi İslam hukukunun gâî / ilkesel yorum mantığının anlaşılması ve günümüzde de İslam hukukunda söz konusu kavramların işlevselliğinin artırılması açısından oldukça elzem gözükmektedir. Zira İslam hukukunun ilk neşet ettiği dönem olan sahabe devrinde hukuki dinamizmin nasıl sağlandığı günümüz İslam hukuku araştırmacıları için iyi bir örneklem sunan ve önemle altı çizilmesi gereken bir husustur. Nitekim nassların sınırlı yapısı karşısında özellikle günümüz insanının sınırsız istekleri ortadadır ki İslam hukuku tüm bu meselelere çözüm odaklı yaklaşmak durumundadır. Çalışmamızda Hz. Ömer’in ilgili kararları özelinde ele aldığımız bu iki kavramın öncelikle kapsam ve sınırlılıkları net olarak çizilmiş, akabinde ise Hz. Ömer’in bu kapsama dâhil edilmesi mümkün olan ve olmayan tasarrufları etraflıca irdelenmeye çalışılmıştır. Nitekim onun tasarrufları hakkında klasik ve çağdaş İslam hukuku literatüründe farklı yaklaşımların olduğu bir gerçektir. Ne var ki on yıl süreyle halifelik (devlet başkanlığı) görevini icra eden Hz. Ömer’in tüm tasarruflarının değerlendirme konusu yapılması makalemizin sınırlarını aşacağından burada belli başlı önemli ve tartışma konusu olan icraat örnekleri ele alınmıştır. Çalışmada Hz. Ömer’in maslahat ve siyâset-i şer’iyye gibi İslam hukukunda son derece önemli olan iki gâî/ilkesel yorum türünü kullanarak nassın doğasına muhalif (nassa rağmen) olmayan kararlar aldığı tespit edilmiş; yine bazı tasarruflarının ise sözü edilen iki kavramla izah edilseler dahi farklı bir zaviyeden açıklanmasının daha isabetli bir yaklaşım türü olacağı anlaşılmıştır. Zira onun maslahat kavramıyla açıklanan bazı tasarrufları detaylı bir şekilde irdelendiği zaman bu izahın tercihe şayan olmadığı anlaşılmakta, durumun ya başka bir nassa müstenit olduğu veya nassın genel maksadına erişmek için geçici olarak alınmış bir tedbir politikasından ibaret olduğu görülmektedir.
Legal gap is a phenomenon that applies to all legal systems. As a matter of fact, it is not rationally possible for legislative wills to construct the whole social life and establish independent provisions for each issue, and such a form would make life unlivable, let alone ensuring the establishment of justice. However, in terms of the philosophy of law, it is also important that these gaps do not overshadow the notion of justice, in other words, that they do not lead to the loss of rights of some of the addressees of the relevant law, and at this point, it is essential that legal systems step in and authorize the authorities in the judicial authority to fill the legal gaps in terms of ideal law. This is because human beings have the potential to ignore the loss of rights of their fellow human beings in order to ensure their individual interests. The article discusses the scope limitations of the concepts of maṣlaḥah and siyāsah shar'iyya, the most effective ways of filling the legal gaps in Islamic law, and the references made by Hz. Omar to these concepts from the perspective of the aforementioned law. The concepts of Maslaha and Siyasah paved the path of the steps for issues that are not directly mentioned in main sources (nass) and for issues that are out of the scope of İjma by considering the interest of community and state. In addition to that, these concepts provide flexibility and dynamism to the Islamic law and accordingly to the legislative and executive powers. For this reason, the references to these concepts in the literature of Islamic jurisprudence are of a kind that expresses how effectively the jurists used these concepts in the historical process for the vitality of fiqh. At this point, the clarification of the decisions of Hz. Omar, who seems to have grasped the philosophy of Islamic jurisprudence quite well, based on these two concepts and the decisions he took without taking these two concepts as a basis, seems to be quite essential in terms of understanding the logic of gā'i / principled interpretation of Islamic law and increasing the functionality of these concepts in Islamic law today. How legal dynamism was achieved in the era of the Companions, the first period of the emergence of Islamic law, is an issue that provides a good example for today's Islamic law researchers and should be emphasized. As a matter of fact, in the face of the limited nature of the nasses, especially the unlimited demands of today's people are obvious, and Islamic law has to approach all these issues in a solution-oriented manner. Over this study, firstly, the scope and limitations of these two concepts, which we deal with in the context of the relevant decisions of the Omar, have been clearly drawn, and then the acts of Omar, which can and cannot be included in this scope, have been tried to be examined in detail. On the other hand, it is a fact that there are different approaches to his acts in the classical and contemporary Islamic law literature. However, since the evaluation of all the acts of Omar, who served as caliph (head of state) for ten years, would exceed the limits of this article, here, certain important and controversial examples of his acts are discussed. In this study, it has been determined that Omar made decisions that were not contrary to the nature of the nass (despite the nass) by using two types of gā'i / principled interpretation, extremely important in Islamic law, such as maṣlaḥah and siyāsah shar'iyya, and it has been understood that it would be a more accurate approach to explain some of his acts from a different perspective, even if they can be explained with the two concepts mentioned. When some of his actions that are explained with the concept of maṣlaḥah are examined in detail, it is understood that this explanation is not preferable, and it is seen that the situation is either based on another nass or consists of a temporary precautionary policy to achieve the general purpose of the nass.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Islamic Law |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Early Pub Date | December 30, 2023 |
Publication Date | December 30, 2023 |
Published in Issue | Year 2023 Issue: 21 |
Amasya İlahiyat Dergisi-Amasya Theology Journal Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.