Müslüman düşünce hayatında önemli bir edebiyat ve bilim tarzı olan şerh kültürü, çeşitli açılardan eleştirilmektedir. Bunlardan bazıları olumlu bazıları olumsuz ve bazıları ise maksadını aşan ağır ithamlardan oluşmaktadır. Şerh edebiyatı, herhangi bir bilim dalında klasikleşmiş temel eser ve kurucu metinlerin daha sonraki dönemlerde araştırmacılar tarafından yeniden yorumlanması etrafında şekillen bir bilimsel gayretin sonucunda gelişmiştir. Şerh edilen eserlerdeki meselelerin yeniden ele alınmasının farklı gerekçeleri vardır. Bunların başında, bilim dalları için kritik öneme sahip eserlerde ifade edilen hususların, kolay anlaşılması için zamanın gereksinimlerine göre yeniden ele alınarak okuyucunun dikkatine sunulması gelmektedir. Şârihler, ana metinlerde geçen genel ifadelerin daha sağlıklı bir şekilde anlaşılması ve kapalı hususların açıklığa kavuşması için ilave birtakım izah ve örnekler eşliğinde konuları genişleterek açıklamaya gayret ederler. Bunu yaparken onlar, bazen ana metinde olmayan tartışmalara da girdikleri olur; ancak genel olarak şerh ettikleri eserlerin anlam evreni içerisinde kalmayı kendilerine amaç edinirler.
Kelâm ilmi açısından akaid risalelerinin kurucu metin olma özelliği bulunmaktadır. Çeşitli dönemlerde inanç ilkelerini özetleyen birçok akaid metni yazılmıştır. İslâm akaidinin kısa ve özlü bir şekilde halkın istifadesine sunulan bu metinler arasında Ömer en-Nesefî tarafından yazılan “Akâidu’n-Nesefî” isimli akaid metni ve bu metni şerheden Mesud b. Fahreddîn et-Teftâzânî’nin kalem aldığı “Şerhu’l-Akâid” adlı eser, kelâm şerh geleneğindeki en meşhur şerhtir. Bu çalışmada, kendisi de bir şerh olan Şerhu’l-Akâid adlı eser üzerine değişik zaman ve mekânlarda yazılmış hâşiye ve ta‘liklerin oluşturduğu geniş literatür hakkında bilgi verilecektir. Söz konusu literatür, sadece dini ilimler açısından değil Müslüman kültür ve düşüncesi açısından da önemlidir. Çalışmanın amacı, Müslüman toplumlarda Şerhu’l-Akâid literatürünün bilimsel, sosyal ve dinsel açıdan nasıl anlaşıldığına ilişkin bilgiler verilmesinin ardından, bunlar arasında mukayeseli bir analiz yapılarak günümüz açısından Şerhu’l-Akâid literatürünün ne anlam ifade ettiğine ilişkin bir kanaate ulaşmaktır.
Araştırmada, Şerhu’l-Akâid literatürü kavramıyla kastedilen eserler, Metnu’l-Akaid ve Şerhu’l-Akaid dışındaki hâşiye ve ta’lik türünden şerhlerdir. Çalışmada, bir yandan dijital tarama yöntemi başta olmak üzere tespit edilebilen kütüphanelerdeki kataloglar taranarak şerh türünden tüm literatür kayıt altına alınmaya çalışılırken; diğer yandan temel konulara dair açıklamalarda Şerhu’l-Akâid şârihlerinden en meşhur üçüne (Hayâli, Kesteli ve Ramazan Efendi) ait haşiyelere yer verilmeye gayret edilmiştir. Şerhu’l-Akâid literatürü, Müslüman teolojisinin şekillenmesinde asırlarca devam etmekte olan güçlü ve yaygın bir etkiye sahiptir. Bu bağlamda ilgili literatürün hangi çalışmalardan oluştuğunu ve Müslüman coğrafyasında yayılma imkânı bulduğu sınırların nerelere kadar uzandığını tespit etmek dinî olduğu kadar sosyolojik açıdan da önemlidir. Çünkü on dördüncü asırdan bu yana gerek eğitim müfredatının çeşitli aşamalarında ve gerekse toplumsal birtakım beklentilere yanıt vermede Şerhu’l-Akâid literatürünün kullanılmış olması, onun değerini bilimsel olmanın ötesinde sosyo-kültürel bir seviyeye taşımıştır.
Şerhu’l-Akâid literatürü üzerinde yapılan araştırmalarda ilk göze çarpan husus, hâşiye ve ta’liklerde hep aynı konular dile getiriliyor gibi görülmesine karşın detaya inildiğinde gerçekte her bir konunun kendi döneminde öne çıkan soru ve sorunlara bir şekilde değinmesidir. Bu sorunlar, kimi zaman farklı teolojik ekoller arasında gerçekleşen tartışmalarla ilgili iken kimi zaman da sosyal ve siyasal amaçları olan bazı kesimler arasındaki çatışmalarla ilgilidir. Bu yönüyle Şerhu’l-Akâid literatürü, Müslüman kültür tarihinin bir dönemine ışık tutacak bilimsel, toplumsal ve siyasal konular hakkında çapraz okumaya imkânı vermesi açısından da diğer bilim dalları için değerli bir zemin oluşturmaktadır. Araştırmada, çalışmanın konu ve amaçlarına uygun olarak farklı eserlerden tikel olarak ulaşılan bilgiler üzerinden hareketle sonuç odaklı bir analiz yapmaya imkân verdiği için nitel araştırma yöntemlerinden tümevarım metodu, kullanılmıştır.
Sharh (Commentary) culture, which is an important literary and scientific style in Muslim intellectual life, is criticized from various aspects. Some of these are positive, some are negative, and some consist of serious accusations that go beyond the intended purpose. Sharh literature emerged as a result of a scientific effort shaped around the reinterpretation of classical works and founding texts in any branch of science by researchers in later periods. There are different reasons for reconsidering the issues in the commented works. The most important of these is that the issues expressed in works of critical importance for the branches of science are re-examined according to the needs of the period and presented to the reader's attention for easy understanding. Commentators try to explain the topics by expanding them with some additional explanations and examples in order to better understand the general expressions in the main texts and to clarify the obscure issues. While doing this, they sometimes engage in discussions that are not in the main text; However, they generally remain within the universe of meaning of the works they annotate.
In terms of the science of theology, the creed texts have the feature of being main texts. Therefore, many creedal texts summarizing the principles of belief were written in various periods. In the creed texts, Islamic creeds are summarized in a short and concise manner and presented to the public. Among these texts, which present the Islamic creed in a short and concise way for the benefit of the public, the doctrinal text named "Aqāid al-Nasafī" written by Umar al-Nasafī has an important place and the commentary of this text the work called "Sharh al-Aqāid" written by Mas‘ūd b. Fahraddīn al-Taftāzānī is the most famous commentary in the tradition of kalam commentary. In this study, information will be given about the extensive literature consisting of hāshiya and ta'liqs written in different times and places on the work called Sharh al-Aqāid, which is also a commentary. The literature in question is important not only in terms of religious sciences but also in terms of Muslim culture and thought. The aim of the study is to reach an opinion on what Sharh al-Aqāid literature means today by providing information about how Sharh al-Aqāid literature is understood in Muslim societies in scientific, social and religious terms, and by making a comparative analysis among them.
In the research, the works meant by the concept of Sharh al-Aqāid literature are commentaries of the type of hāshiya and ta'liq, other than Matn al-Aqāid and Sharh al-Aqāid. In the study, on the one hand, catalogues in the libraries that can be detected, especially the digital scanning method, were scanned and all the literature in the annotation type was tried to be recorded. On the other hand, while explaining the basic subjects, the hāshiya of three of the most famous commentators of Sharh al-Aqāid (Hayālī, Kastalī and Ramadan Efendi) were examined. Sharh al-Aqāid literature has a strong and widespread influence that has continued for centuries in the shaping of Muslim theology. In this context, it is very important to determine which studies the relevant literature consists of and how far the borders where it has the opportunity to spread in the Muslim geography extend, from a sociological as well as a religious point of view. Because the use of Sharh al-Aqāid literature in various stages of the educational curriculum and in responding to certain social expectations since the fourteenth century has carried its value beyond the scientific to a socio-cultural level.
The first thing that stands out in the research conducted on Sharh al-Aqāid Literature is that although it seems that the same topics are always mentioned in the hāshiyaes and ta'liks, when you go into detail, each topic actually touches upon the questions and problems that came to the fore in its own period. While these problems are sometimes related to debates between different theological schools, sometimes they are related to conflicts between some groups with social and political goals. In this respect, Sharh al-Aqāid literature constitutes a valuable basis for other branches of science in terms of providing cross-reading opportunities on scientific, social and political issues that will shed light on a period of Muslim cultural history. In the research, the inductive method, one of the qualitative research methods, was used because it allows a result-oriented analysis based on the information obtained specifically from different works in accordance with the subject and purposes of the study.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Kelam |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 30 Aralık 2023 |
Yayımlanma Tarihi | 30 Aralık 2023 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2023 Sayı: 21 |
Amasya İlahiyat Dergisi-Amasya Theology Journal Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.