The Moroccan philosopher Taha Abderrahmane is one of the leading surviving philosophers of the Arab-Islamic world. His fields of study are issues such as logic, philosophy of language, moral philosophy and political theology. He built a holistic and versatile Islamic methodology in his works and formed a world of thought on the axis of trusteeship (divine contract and trust paradigm) and circulation tedavuliyya (pragmatic-word-action theory). Taha Abderrahmane has analyzed, criticized and constructed the Islamic thought tradition, which he handled with a holistic view, with a versatile reference network. In addition, one of his most important contributions is that he put forward a moral philosophy in the Qurʾānic and prophetic axis. Taha Abderrahmane proved to be a prolific thinker with his thirty-five work consisting of ten thousand pages. He proposes a deliberative model of political communication in harmony with his theo-political writings and physical and metaphysical integrity. While this article aim to provide information on the main components of Abderrahmane’s paradigm of divine contract and trusteeship (i’timaniyya), essentially a theory of morality, such as political theology, linguistics, and negotiation ethics, it also tries to identify the Western references of these elements. In this context how the theory of speech acts that seems quite important in the field of modern social sciences and created by theorists such as John Searl and Austin was transformed by Taha Abderrahmane into an Islamic theory of speech is also subject to a comparative assessment. In addition, the possibility of the issue of negotiation ethics, which gained more importance with new communication theories in the West, in the axis of Islamic thought was questioned in the article. The article reviews how views on negotiation ethics are positioned by Taha Abderrahmane within the Islamic paradigm. Therefore, the article is limited in scope to Taha Abderrahmane’s references about the theories in the West. Taha Abderrahmane attempts to construct an Islamic Pragmatic or Islamic Theory of Verbal Action, with reference to Pragmatics or Theory of Speech Acts, which is a sub-branch of linguistics, but in line with principles specific to the Islamic paradigm. Taha Abderrahmane combined the Islamic concept of pragmatic with the concept of negotiation. The terms “praxis” and “praxeology [fiqh al falsafa]”, which define the framework of the Trust Paradigm and the Islamic Pragmatic Model proposed by Taha Abderrahmane, emphasize “deed” or, in other words, “action” and he is linguistically referencing the founding masters of the pragmatics field such as J. L. Austin and J. R. Searle. However, there are two other fields that constitute the main reference to his concept of praxis (action) and praxeology (action science). These are economics and philosophy. Praxeology is a scientific field that deserves to be mentioned especially with the economist Ludwig von Mises (1881-1973). According to Mises, the laws of the field about which physics, biology, and praxeology [mainly economics] provide information, are independent of human will. These are primary ontological facts that strictly limit the human power to act (Mises, 1998, 67). Taha Abderrahmane references western thinkers such as Ludwig von Mises, Jürgen Habermas, Chantal Mouffe and Hannah Arendt, as well as Islamic sources. However, the way he makes use of them takes place within the framework of criticism and analysis. He also refers to other personalities such as Jonas, Freud, Ellul, Putnam, Ricoeur and Rawls. While Taha Abderrahmane explains the process of turning words into action, he also draws on the Action Theory of Hannah Arendt (1906-1975), who was one of the children of Heidegger, such as Karl Löwith, Hans Jonas and Herbert Marcuse, and who was accepted as a real philosopher even though he rejected the title of philosopher during his lifetime. On the other hand, Taha Abderrahmane makes strong references to the basic dimension of Islam, such as “O believers! If you avoid opposing Allah; It gives you an understanding to distinguish good from bad (Al-Anfal, 8/29)” verse. He makes strong references to the supposed dimension of Islam, and in this context, he tries to create a praxis based on nature, especially based on the hadith known as nawāfil hadith.
Islamic Philosophy Political Philosophy Taha Abderrahmane Holistic Epistemology Trust Paradigm Islamic Word-Action Theory Trusteeship.
Faslı düşünür Taha Abdurrahman, Arap-İslâm dünyasının hayatta olan önde gelen filozoflarından biridir. Onun çalışma alanları, mantık, dil felsefesi, ahlâk felsefesi ve siyasî ilahiyat gibi konulardır. Eserlerinde bütüncül ve çok yönlü bir İslâmî metodoloji inşa eden Taha Abdurrahman, iʼtimâniyye (ilahî sözleşme ve emanet paradigması) ve tedâvul(iyye) (pragmatik-söz-eylem kuramı) ekseninde bir düşünce dünyası oluşturmaktadır. Taha Abdurrahman, bütüncül ve holistik bir bakışla ele aldığı İslâm düşünce geleneğini çok yönlü referans ağı ile tahlil, tenkit ve inşa etmektedir. Ayrıca Taha Abdurrahman’ın en önemli katkılarından biri, Kurʼânî ve nebevî eksende bir ahlâk felsefesi ortaya koymasıdır. Otuz beş civarında ve yaklaşık on bin sayfadan oluşan külliyatı ile velut bir düşünce adamı olduğunu ispatlayan Taha Abdurrahman, teo-politik yazıları ile fizikî ve metafizik bütünlük içerisinde müzakereci bir siyasal iletişim modeli önermektedir. Bu makale bir taraftan Taha Abdurrahman’ın temelde bir ahlak teorisi olan ilahî sözleşme ve emanet (iʼtimâniyye) paradigmasının siyasî ilahiyat, dilbilim ve müzakere etiği gibi temel bileşenleri hakkında bilgi vermeyi amaçlarken, diğer taraftan bu unsurların Batılı referanslarını belirlemeye çalışmaktadır. Bu çerçevede John Searl ve Austin gibi kuramcıların ortaya koydukları ve modern sosyal bilimler alanında oldukça önemli görünen söz edimleri kuramının, Taha Abdurrahman tarafından İslâmî bir söz-eylem teorisine ne şekilde dönüştürüldüğü de mukayeseli bir değerlendirmeye tâbi tutulmaktadır. Ayrıca makalede Batıda özellikle yeni iletişim teorileri ile daha da önem kazanan müzakere etiği konusunun İslâm düşüncesi ekseninde imkânı sorgulanmakta, müzakere etiğine ilişkin görüşlerin, İslâmî paradigma içinde Taha Abdurrahman tarafından nasıl konumlandırıldığı gözden geçirilmektedir. Dolayısıyla makale kapsam olarak Taha Abdurrahman’ın Batı’daki teorilere atıfları ile sınırlandırılmıştır. Taha Abdurrahman, dilbilimin bir alt dalını oluşturan Pragmatik (Pragmatics) ya da Söz Edimleri Teorisine atıfla, fakat İslâmî paradigmaya özgü ilkeler doğrultusunda bir İslâmî Pragmatik ya da İslâmî Söz Eylem Teorisi inşasına girişmektedir. Taha Abdurrahman, İslâmî pragmatik kavramını, müzakere kavramı ile birleştirmiştir. Taha Abdurrahmanʼın önerdiği Emanet Paradigması ve İslâmî Pragmatik Modelin çerçevesini belirleyen “praksis” ve “praksiyoloji [fıkhuʼl-felsefe]” terimleri ise “amel” ya da başka bir deyişle “eylem”e vurgu yapmakta, lengüstik açıdan J. L. Austin ve J. R. Searle gibi söz edimleri (pragmatics) alanının kurucu babalarını referans almaktadır. Ne var ki onun praksis (eylem) ve praksiyoloji (eylem bilim) kavramına asıl referans teşkil eden iki farklı alan daha vardır. Bunlar ekonomi ve felsefedir. Praksiyoloji özellikle İktisatçı Ludwig von Mises (1881-1973) ile beraber anılmayı hak eden bilimsel bir alandır. Misesʼe göre, hakkında fizik, biyoloji ve praksiyolojinin [esas itibariyle iktisadın] bilgi sağladığı alanın yasaları, insan iradesinden bağımsızdır. Bunlar insanın eyleme geçme gücünü kesin bir şekilde sınırlayan birincil ontolojik gerçeklerdir (Mises, 1998, 67). Taha Abdurrahman, İslâmî kaynakların yanında Ludwig von Mises, Jürgen Habermas, Chantal Mouffe ve Hannah Arendt gibi batılı düşünürleri referans almaktadır. Ne var ki onun bunlardan yararlanma şekli tenkit ve tahlil çerçevesinde gerçekleşmektedir. Ayrıca Abdurrahman; Jonas, Freud, Ellul, Putnam, Ricoeur ve Rawls gibi başka şahsiyetlere de atıfta bulunmaktadır. Taha Abdurrahman sözün eyleme dönüşme sürecini izah ederken, Richard Wolinʼin ifadesiyle Karl Löwith, Hans Jonas ve Herbert Marcuse gibi Heideggerʼin çocuklarından olan ve yaşadığı dönemde felsefeci unvanını reddetse de gerçek bir filozof olarak kabul gören Hannah Arendtʼin (1906-1975) Eylem Teorisinden de yararlanmaktadır. Buna mukabil Taha Abdurrahman, “Ey iman edenler! Eğer Allah’a karşı gelmekten sakınırsanız; O, size iyiyi kötüden ayırt edecek bir anlayış verir (Enfâl, 8/29)” ayeti gibi İslâm’ın nassî boyutuna kuvvetli atıflarda bulunmakta, bu çerçevede özellikle nevâfil hadisi diye bilinen hadisi esas alarak fıtrata dayalı bir praksis oluşturmaya çalışmaktadır.
İslam Felsefesi Siyaset Felsefesi Taha Abdurrahman Bütüncül Epistemoloji Emanet Paradigması İslâmî Söz-Eylem Teorisi İʼtimâniyye.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Religious Studies |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | June 15, 2021 |
Submission Date | January 8, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 |
Cumhuriyet İlahiyat Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.