As a natural result of globalization and migration from village to city, peace, ease, and happiness of people who have to coexist in cities are extremely important. Beliefs, systems, ideologies, and institutions aim to achieve this. This situation forces individuals and groups who live together , whether they want to or not, to get to know and communicate with each other within a trust environment. The most important factor that makes recognizing segments of society with different characteristics and communicate with them in a healthy way is to develop a culture of coexistence among the community members. Coexistence means that people with different identities and affiliations are united around the citizenship denominator and contributing to the continuation of social life in unity and solidarity. This understanding must be transformed into a cultural consciousness in the community members. Because, polarization, marginalization, discrimination, and violence become common among individuals who live in societies where the culture of living together and the awareness of citizenship are not developed. It is not possible to ensure coexistence only by law. In societies where a culture of cohabitation develops, differences are not seen as a cause of separation, but as a richness that diversifies society and gives dynamism to social life. In societies dealing with political, social, economic, and moral problems, religion, language, race, ethnic identity, and regional sense of belonging might be more likely used as terrorization tools. The self-confidence that accurrate religious knowledge gives to individuals might weaken such a possibility. Islam anticipates a social system that facilitates a pecaful and easeful life for the people. Giving importance to principles such as love, respect, tolerance, justice, consultation, assistance, and solidarity in the Qur'an is an indication of the need for this system. The Prophet Mohammad had the opportunity to apply an example of this system in Madinah anticipatedin the Qur'an in Madinah. After the migration, some principles related to the basic rules of coexistence were included in the Madinah agreement, which the Prophet signed with representatives of different segments living in Madinah. It is very important that these principles are able to shed light on the issues happenin in the recent world. The experience of living together in the time of the Prophet Muhammad (pbuh) should be introduced to the next generations with correct information. Because, The Medina Agreement, which has an important place in the history of Muslims, is an important example of the ability to live together in peace and ease by maintaining differences in society. The Medina Agreement is the first written document that allows different groups of people residing in Medina to live together. The main purpose of this agreement, which the Prophet made with the Jewish, Christian, and polytheistic tribes in Medina after the migration, is to protect the fundamental rights stemming from the citizenship of people who live in the same city by having different faiths and cultural values. If so, the Madinah Agreement might be an example for many societies that recently experience discord and unrest due to their characteristics such as religion, language, race, political thought, and etc. In this regard, this article focuses on the importance of the culture of coexistence in the context of the Madinah Agreement and the process of formation of this culture and offers some suggestionsthat will facilitate peace and ease for different groups living in the same society. Some of these suggestions are as follows: Differences such as language, religion, race, culture, and political thought among the realities of social life should not be seen as an element of discrimination, everyone should contribute to the peace and well-being of society by combining in the common denominator of citizenship. In educational institutions, it should be taken into account values such as human love, respect for the other, tolerance, freedom of thought, empathy, and peace. In addition to educational institutions, all segments operating in the field of law, politics, economics, religion, and media should unite, and thus, should develop a consciousness of citizenship in society, where differences in race, religion, language, culture and political views are seen as richness.
Religious Education Multiculturalism The Prophet Muhammad and Coexistence Madinah State the Madinah Agreement The Culture of Coexistence Freedom of Belief.
Küreselleşmenin ve köyden kente göçün doğal bir sonucu olarak şehirlerde bir arada yaşamak durumunda olan insanların barış, huzur ve mutluluğu son derece önemlidir. İnançlar, sistemler, ideolojiler ve kurumlar bunu sağlamayı hedef edinmiştir. Bu durum ister istemez bir arada yaşayan birey ve grupların birbirini tanımasını ve güven ortamında iletişim kurmasını gerekli kılmaktadır. Farklı özelliklere sahip toplum kesimlerini tanıyıp onlarla sağlıklı iletişim kurabilmeyi kolaylaştıran en önemli unsur, toplum bireylerinde birlikte yaşama kültürünü geliştirmektir. Birlikte yaşama, farklı kimlik ve aidiyetlere sahip insanların vatandaşlık paydasında kenetlenmesi ve birlik ve beraberlik içerisinde sosyal hayatın devamına katkı sağlaması demektir. Bu anlayış, toplum bireylerinde kültürel bir bilince dönüştürülmelidir. Çünkü birlikte yaşama kültürünün ve vatandaşlık bilincinin gelişemediği toplumlarda bireyler arasında kutuplaşma, ötekileştirme, ayrımcılık ve şiddet olağan hale gelmektedir. Birlikte yaşamayı sadece yasalarla sağlamak mümkün değildir. Birlikte yaşama kültürünün geliştiği toplumlarda farklılıklar ayrışma nedeni değil, toplumu çeşitlendiren ve sosyal hayata dinamizm kazandıran bir zenginlik olarak görülmektedir. Siyasal, sosyal, ekonomik ve ahlaki sorunların yaşandığı toplumlarda din, dil, ırk, etnik kimlik ve bölgesel aidiyet duygularının şiddete ve teröre kanalize edilme ihtimali yüksektir. Sağlıklı dini bilginin bireylere kazandıracağı özgüven, böyle bir ihtimali zayıflatabilir. İslâm dini, toplum bireylerinin barış ve huzur içerisinde yaşamasını kolaylaştırıcı bir sosyal sistemi öngörmektedir. Kur’an-ı Kerim’de sevgi, saygı, hoşgörü, adalet, istişare, yardımlaşma ve dayanışma gibi ilkelere önem verilmesi bu sisteme duyulan ihtiyacın bir göstergesidir. Kur’an’da öngörülen bu sistemin bir örneğini Hz. Peygamber Medine’de uygulama fırsatı bulmuştur. Hicretten sonra Hz. Peygamber’in Medine’de yaşayan değişik kesimlerin temsilcileriyle imzaladığı Medine Sözleşmesinde birlikte yaşamanın temel kurallarıyla ilgili bazı ilkelere yer verilmiştir. Bu ilkelerin günümüze ışık tutacak özellikte olması oldukça önemlidir. Hz. Peygamber döneminde yaşanan birlikte yaşama tecrübesinin nesillere doğru bilgilerle tanıtılması gerekir. Çünkü Müslümanların tarihinde önemli bir yere sahip bulunan Medine Sözleşmesi, toplumun bütün bireylerinin farklılıklarını koruyarak barış ve huzur içerisinde birlikte yaşayabilmesi konusunda önemli bir örnektir. Medine Sözleşmesi, Medine’de yaşayan farklı insan gruplarının bir arada yaşayabilmesine imkân sağlayan ilk yazılı belge olma özelliğine sahiptir. Hz. Peygamber'in hicretten sonra Medine'deki Yahudi, Hıristiyan ve çok tanrılı kabilelerle yaptığı bu anlaşmanın temel amacı, aynı şehirde yaşayan farklı inanç ve kültür değerlerine sahip insanların vatandaş olmaktan kaynaklanan temel haklarını korumaya çalışmaktır. Öyleyse Medine Sözleşmesi, günümüzde din, dil, ırk, siyasi düşünce ve daha başka özellikleri nedeniyle uyumsuzluk ve huzursuzluk yaşayan pek çok toplum için örnek teşkil edebilir. İşte bu makalede, Medine Sözleşmesi bağlamında birlikte yaşama kültürünün önemi ve bu kültürün oluşum süreci üzerinde durulmakta, farklı grupların aynı toplumda barış ve huzur içerisinde yaşamasını kolaylaştıracak bazı öneriler sunulmaktadır. Söz konusu önerilerden bazıları şöyledir: Toplumsal hayatın gerçekleri arasında yer alan dil, din, ırk, kültür, siyasal düşünce gibi farklılıklar ayrımcılık unsuru olarak görülmemeli, herkes vatandaşlık ortak paydasında birleşerek toplumun huzur ve refahına katkıda bulunmalıdır. Eğitim kurumlarında insan sevgisi, ötekine saygı, hoşgörü, düşünce özgürlüğü, empati ve barışseverlik gibi değerlerin işlenmesine özen gösterilmelidir. Eğitim kurumları yanında hukuk, siyaset, ekonomi, din ve medya alanında faaliyet yürüten bütün kesimler güç birliği yapmalı ve böylece toplumda ırk, din, dil, kültür ve siyasal görüş farklılıklarının zenginlik olarak görüldüğü bir vatandaşlık bilinci geliştirilmelidir.
Din Eğitimi Çokkültürlülük Hz. Peygamber ve Birlikte Yaşama Medine Devleti Medine Sözleşmesi Birlikte Yaşama Kültürü İnanç Özgürlüğü.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Religious Studies |
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | June 15, 2021 |
Submission Date | January 24, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 |
Cumhuriyet İlahiyat Dergisi Creative Commons Atıf-GayriTicari 4.0 Uluslararası Lisansı (CC BY NC) ile lisanslanmıştır.