The
Qur’ān has received great attention in Arabic literature with its rich
content, language features and the ability to address anyone. Especially in the
field of poetry, it is possible to see the reflections of these parables in
their most beautiful forms. The poets sometimes take the works of Story-poem
and transfer these parables to the reader together with their own
interpretations, and sometimes use different motifs in these parables as an aid
to the transfer of their own feelings. Noah parable is also a source of
inspiration for poets with its remarkable and exemplary content. Some poets
have received poems describing this parable. Some of them included the motifs
of this parable such as the flood, the ship of Noah and his age, in his poems,
and so they alluded to the parable. In this context, many poets who lived in
classical period were scanned in our study and tried to reach different
examples and tried to reveal the reflections of Noah parable in Arabic poetry.
The Qur’ānic parables have a great influence on the
Arabic language in terms of their content and style. The fact that these
parables have a vivid narrative and that they have a direction that addresses
everyone further increases the power of this influence. Arab poetry also has a
vivid and enthusiastic narrative. Moreover, poetry has always been the most
effective expression of Arabs. So it was unthinkable for Arab poetry to remain
independent of this influence of the Qur’ānic parables.
Since the earliest times, stories and poetry have
always been in life of all societies. All the experiences of life, such as
wars, hunting adventures, heroisms and love sometimes found in the lines of
poetry, sometimes in the lines of a story. For this reason, within literary
genres, stories and poetry are always the most interesting. Moreover, these two
literary genres have always been in an interaction throughout history. It is
also possible to see this strong relation between Qur’ānic parables and
poetry. Because there are so many impressive motifs in these parables that they
become inspiration for the poets. In this context, the Noah parable should be
mentioned in particular.
Noah’s parable is a common theme in written and oral
literary products of different cultures and literatures. This is not so
different for Arabic poetry. Because some Arab poets have received poems -that
it is possible to call such poems as story-poetry- describing this parable. And
others used the motifs of this parable in their poems, and so they alluded to
it.
The most
important name among the poets who take poetry in story-poetry style is Umayya
Ibn Abi al-Salt. Umayya, who included many prophets in his poems, gave a
special importance to the flood event and he received many poems about this subject.
In later periods, some names also wrote poems describing Noah’s parable. But the number of
these poems is not much. Therefore, it seems that a story-poem tradition does
not appear in Arabic poetry, in the framework of the prophetic parables, as in Iranian
and Turkish literatures.
It is noteworthy that the information conveyed in
these poems sometimes coincided with the expression of the Qur’ān, and
sometimes under the influence of other sacred books and cultures. However, it
is a fact that non-Qur’ānic elements are included in poetry both in
pre-Islamic periods and in poems written in Islamic periods. For this reason,
it can be said that Muslim poets do not feel obliged to stay bound to the Qur’ān when writing poems about the story of Noah.
Besides, language and narration are quite common in story-poems in which Noah’s
parable is told. Literary arts are not used intensively. This shows that the
real intention in such poetry is to inform people about these parables. It is possible to illustrate the following
lines of Umayya Ibn Abi al-Salt
as examples of the above mentioned:
[O God] save those who have goodness in the
ship of Noah, when Lebanon is destroyed from the beginning to the end.
The tandoor boiled and grew with the water
covering the mountains and even exceeding them.
It was said to Noah who the servant of God:
“Walk” and he walked. I swear, despite all the horror he walked anyway.
And it was said to him “Land on the ground,
because the ship has brought you to a high mountain, the place of settlement”.
The second form of the reflection of Noah’s story to
Arab poetry is allusions. In this context, especially the personality of Noah,
the flood event, the ship and the age of Noah are prominent symbols. These
allusions have brought innovations to the style of expression of many poets and
have made their poetry richer in terms of semantics. In these poems, Noah’s
features such as being savior, being compassionate, being loyal have been put
forward. For example, Nabiga al-Zubiani says about Noah:
I came to you with fear
from my doubts, naked and with my old dresses.
And I saw that you
did not betray your trust. Noah would not betray the same.
The flood event has sometimes become a symbol of
tears and sometimes generosity. In these poems, often the art of exaggeration
was applied. Emotions are expressed in an exaggerated but very impressive way.
Noah’s ark is a symbol of loneliness and a savior. It has the ability to bring
the differences together. Noah’s ship is sometimes the symbol of the escape
from degenerate society, sometimes the hair that appears in the face of love.
It is possible to find an example of these mentioned in the following nice
lines of Lisān al-Dīn Ibn al-Khatib:
Even if the garden of
your side turns to a dried-up mule, I have never seen that you betrayed the
promise you gave me.
Curved parts of the
lovelock on his face said that the beauty ship sat on Mount Cudi.
When all these poems are viewed from the framework
of Noah’s parable, it is seen that the Qur’ānic parables enrich their poetry in terms of
words and meaning, adding strength to the narrations of the poets. And his has
helped to convey emotions and thoughts more effectively.
Kur’an
kıssaları, sahip oldukları zengin muhteva, dil özellikleri ve herkese hitap
edebilme özelliği ile Arap edebiyatında büyük ilgi görmüştür. Özellikle şiir
alanında bu kıssaların yansımalarını, en güzel biçimleri ile görmek mümkündür.
Şairler bazen öykü-şiir tarzında eserler kaleme alarak, kendi yorumlarıyla
birlikte bu kıssaları okuyucuya aktarmışlar, bazen de bu kıssalarda yer alan
farklı motifleri, kendi duygularının aktarımı noktasında yardımcı unsur olarak
kullanmışlardır. Nûh kıssası da dikkat çekici ve ibretli muhtevası ile şairler
için bir ilham kaynağı olmuştur. Bazı şairler bizzat bu kıssayı anlatan şiirler
kaleme almıştır. Bazıları ise bu kıssaya ait tufan, Nûh’un gemisi ve yaşı gibi
motifleri şiirlerine dâhil etmişler ve böylece kıssaya telmihte bulunmuşlardır.
Bu bağlamda, çalışmamızda Klasik dönemde yaşamış pek çok şairin divanı
taranarak, farklı örneklere ulaşılmaya çalışılmış ve kayda değer görülenler
ışığında Nûh kıssasının Arap şiirindeki yansımaları ortaya konmaya gayret
edilmiştir.
Kur’an kıssaları muhtevaları ve üslup özellikleri
bakımından Arap dili üzerinde büyük bir etkiye sahiptir. Canlı bir anlatıma
sahip olmaları ve herkese hitap eden bir yönlerinin olması bu etkinin gücünü
daha da artırır. Arap şiiri de canlı ve coşkulu bir anlatıma sahiptir. Ayrıca
şiir, öteden beri Arapların en etkili ifade biçimidir. Bu bakımdan Arap
şiirinin, Kur’an kıssalarının bu etkisinden bağımsız kalması elbette
düşünülemezdi.
En
eski devirlerden bu yana, öykü ve şiir, bütün toplumlarda daima hayatın bizzat
içerisinde olmuştur. Savaşlar, av maceraları, kahramanlıklar, aşklar vs. hayata
dair bütün yaşanmışlıklar, bazen bir şiirin dizelerinde bazen de bir öykünün
satırlarında hayat bulmuştur. Bu sebeple de her devirde, edebiyat türleri
içerisinde en çok ilgiyi öykü ve şiir çekmiş ve bu ikisi daima bir etkileşim
halinde olmuşlardır. Bu güçlü ilişkiyi Kur’an kıssaları ve şiir arasında görmek
de mümkündür. Zira bu kıssalarda öylesine çarpıcı unsurlar vardır ki, bunlar
şairlere ilham kaynağı olmuşlardır. Bu bağlamda Nuh kıssası özellikle
zikredilmelidir.
Nuh kıssası farklı kültür
ve edebiyatlara ait yazılı ve sözlü edebi ürünlerde sıkça işlenen bir temadır.
Bu durum, Arap şiiri için de pek farklı değildir. Zira bazı Arap şairler bizzat
bu kıssayı anlatan şiirler kaleme almıştır. Bazıları ise bu kıssaya ait
motifleri şiirlerinde kullanmışlar ve böylece kıssaya telmihte bulunmuşlardır.
Öykü-şiir tarzında şiir
kaleme alan şairler içerisinde belki de en önemli isim Ümeyye b. Ebi’s-Salt’tır. Şiirlerinde pek çok peygamber kıssasına
yer veren Ümeyye tufan olayına ayrı bir önem vermiş
ve bu konuya dair pek çok şiir kaleme almıştır. Ondan sonraki dönemlerde yine
bazı isimler Nuh kıssasını anlatan şiirler yazmışlardır. Ancak bu şiirlerin
sayısı çok fazla değildir. Dolayısıyla Arap şiirinde, peygamber
kıssaları çerçevesinde İran ve Türk edebiyatlarında olduğu gibi bir öykü-şiir
geleneğinin oluşmadığı görülmektedir.
Bu şiirlerde aktarılan
bilgilerin, bazen Kur’an’ın anlatımı ile örtüştüğü, bazen de başka kutsal
kitapların ve kültürlerin etkisi altında kaldığı dikkat çekmektedir. Ancak bazı
şiirlerde, Kur’an’da yer almayan detaylar da yer almaktadır. Gerek İslam öncesi
dönemlerde gerekse İslami dönemlerde yazılan şiirlerde Kur’an dışı unsurların
şiirlere dâhil olduğu bir gerçektir. Bu sebeple Müslüman şairlerin Nûh
kıssasını konu edinen şiirler yazarken, Kuran’a bağlı kalmak gibi bir
zorunluluk hissetmedikleri söylenebilir. Bunun yanında, Nuh kıssasının
anlatıldığı öykü-şiirlerde dil ve anlatım oldukça sadedir. Edebi sanatlar yoğun
bir biçimde kullanılmaz. Bu durum, bu tarz şiirlerdeki asıl gayenin insanları
bu kıssalar hakkında bilgilendirmek olduğunu göstermektedir. Ümeyye b. Ebi’s-Salt’a ait şu dizeleri, yukarıda
zikredilen hususlara örnek olarak göstermek mümkündür:
[O
Allah], Nûh’un gemisinden hayır sahibi olanları, Lübnan baştan sona helak
olduğunda, kurtarandır.
Tandırı kaynadı ve dağların üzerini örtüp kaplayan
hatta onları aşan su ile coştukça coştu.
[Allah’ın]
kulu [Nûh]’a yürü dendi, yürüdü. Ve vallahi onun yürüyüp gitmesi o dehşete
rağmendi.
[Gemiden]
in, zira gemi seni karar kılacağı yer olan yüksek bir dağın başına
ulaştırmıştır, denildi.
Sana,
[yarı] çıplak, eski elbiselerimle ve şüphelerimden kaynaklı korkuyla geldim.
Oysa
emanete ihanet etmediğini gördüm. Nûh da aynı şekilde ihanet etmezdi.
Yanağının
bahçesi, kurumuş
bir ağaca dönse bile, bana verdiğin söze ihanet ettiğini, hiç görmedim.
Ve
yüzünün, her iki yanındaki zülüflerinin yay [gibi kıvrımları], güzellik
gemisinin Cûdî’ye oturduğunu söyledi.
Subjects | Religious Studies |
---|---|
Journal Section | Research Articles |
Authors | |
Publication Date | June 15, 2017 |
Submission Date | February 18, 2017 |
Published in Issue | Year 2017 Volume: 21 Issue: 1 |
Cumhuriyet Theology Journal is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License (CC BY NC).