According to the Hanafis, recitation is an obligatory in every rak‘a of supererogatory prayers. However, if a supererogatory worship performed to get closer to Allah is invalidated for a reason, it is evaluated as a vow and has to be made up. Yet, when one misses recitation in one or two rak‘a of four rak‘a prayer, it is controversial among Hanafi imams whether the opening takbeer is extant or not, whether starting the second shaf‘a is valid or not and when makes up, which shaf‘a he will make up. For Abû Yusuf, the opening takbeer is extant in all cases and starting the second shaf‘a is valid, since he accepted recitation in supererogatory prayer as an extra pillar. Muḥammad said that missing recitation even in a rak‘a invalidates the opening takbeer and the performance, therefore starting second shaf‘a is not valid, for he accepted recitation in supererogatory prayer as an essential pillar like standing and bowing. Abu Ḥanifa said that recitaiton is an essential pillar with reference to invalidity of prayer if missed and is an extra pillar as imam undertakes recitation on behalf of followers. Therefore, missing recitation in the first shaf‘a requires invalidity of the opening takbeer and the first shaf‘a and starting the second shaf‘a is not valid. However, when missed only in a rak‘a of the first shaf‘a, the opening takbeer is extant and starting the second shaf‘a is valid although the performance is null. Ibn al-Sukkarī thoroughly tackles this issue referring to reliable sources of the school. In this study, in addition to the life and works of him, we adress the issue and then publish a critical edition of the work.
Hanefî mezhebine göre nâfile namazların her rekâtında kıraat farzdır. Bununla birlikte Allah’a yakınlaşmak maksadıyla başlanan nafile ibadet herhangi bir sebepten ötürü bozulursa nezredilmiş ibadet gibi değerlendirilmiş, kazası gerekli görülmüştür. Ancak dört rekâtlı nafile namazlarda bir veya birden fazla rekâtta kıraatin terk edilmesi durumunda tahrîmenin bâki olup olmayacağı, ikinci şef‘e başlangıcın sahih olup olmayacağı, kaza edilmesi halinde hangi şef‘lerin kaza edileceği Hanefî imamları arasında ihtilafa konu olmuştur. Ebû Yûsuf nafile namazlarda kıraati zâid rükün olarak gördüğü için, tahrîmenin her durumda bâki ve ikinci şef‘e başlangıcın da sahih olacağı; İmam Muhammed ise nafile namazlarda kıraati kıyam ve rükû gibi aslî bir rükün olarak değerlendirerek bir rekâtta bile kıraatin terk edilmesinin hem tahrîmeyi hem edayı geçersiz kılacağını, bu sebeple ikinci şef‘e başlangıcın sahih olmayacağı ilkesini benimsemişlerdir. Ebû Hanîfe ise orta bir yol tutarak terki halinde namazın sahih olmayacağından hareketle kıraati aslî; imamın muktedî adına kıraati üstlenmesi yönüyle de zâid görmektedir. Bu sebeple ilk şef‘in tamamında kıraatin terk edilmesinin tahrîmenin butlanını ve ilk şef‘in fesâdını gerektireceğini ve ikinci şef‘e başlangıcın da sahih olmayacağını ifade etmiştir. Ancak ilk şef‘in sadece bir rekâtında terk edilmesi durumunda ise eda fasid olsa bile tahrimenin bâki ve ikinci şef‘e başlangıcın da sahih olacağını belirtmiştir. İbnü’s-Sükkerî eserinde Hanefi mezhebin muteber kaynaklarına müracaat ederek konuyu enine boyuna ele almıştır. Biz bu çalışmada İbnü’s-Sükkerî’nin hayatı ve eserlerinin yanı sıra özelde bu konuyu ele alıp, akabinde eserin neşrini gerçekleştireceğiz.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Articles |
Authors | |
Publication Date | November 30, 2020 |
Published in Issue | Year 2020 Volume: 8 Issue: 2 |
Dergiabant is licensed under a Creative Commons Attribution-NonCommercial 4.0 International License (CC BY NC).