Yapılaşmış çevrenin bir parçası olan anıt eserlerin, kültürel miras değerlerinin kayda değer bir bölümünü teşkil ettiğini söylemek mümkündür. Orijinal fonksiyonlarını zaman içerisinde yitiren yapıların bütüncül bir koruma perspektifinde tekrardan işlev kazandırılması içinse restorasyon uygulamaları yanında kültürel amaçlı alternatif kullanımlar da önem kazanmaktadır. Bu sürdürülebilir koruma maksadına yönelik, hem ulusal hem de uluslararası düzeyde atılması gereken adımlar söz konusudur. Bununla birlikte UNESCO Dünya Miras Listesi tarafından kabul görmek de kültürel mirasın korunmasına katkı sağladığı gibi küresel ölçekte tanınmasına ve popüler turizm rotalarına dahil edilmesine olanak vermektedir. Mimari mirası ele alan bu süreçlerde, gerekli koruma kararları kadar yapıların tanımlı ve objektif bir çerçevede bilimsel açıdan anlamlandırılması gerekmektedir. Buna karşın koruma döngüsünde, mimarlık tarihi ve bağlantılı disiplinlerin ilgisindeki bilimsel araştırmalara kimi zaman gerekli özen gösterilmemektedir. Bu durum, güncel akademik yazında çelişkiler doğurmanın yanında söz konusu mimari eserlerin popüler algıda yanlış kimliklerle bilinmesine sebep olmakta, hatta güncel UNESCO kararlarına kadar yansıyabilmektedir. UNESCO Türkiye Milli Komisyonu tarafından yapılan başvuru sonucunda 2013 yılında Foça, Çandarlı, Sinop, Amasra, Akçakoca ve Yoros kaleleri yanında Galata Kulesi, "Ceneviz Ticaret Yolu'nda Akdeniz'den Karadeniz'e Kadar Kale ve Surlu Yerleşimleri" başlıklı dosya yoluyla UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi'ne dahil edilmiş; Çeşme Kalesi yanında Güvercinada Kalesi ve Kuşadası Şehir Surları ise 2020 yılında bu gruba dahil edilmiştir. Ancak belirlenen başlık ile söz konusu eserler arasında mimarlık tarihi bakımından çok ciddi uyumsuzluklar mevcuttur. Bu çalışmada, listeye alınmış savunma yapılarından Güvercinada Kalesi ve Kuşadası Şehir Surları UNESCO Dünya Miras Geçici Listesi ilgisinde birincil kaynaklar yoluyla detaylıca değerlendirilmiş ve bilimsel açıdan bugüne dek hipotezden ileriye gidememiş "Ceneviz" kimliğine yönelik metodolojik bir eleştiri yapılmıştır. Sonuçlar, Güvercinada Kalesi ve Kuşadası Şehir Surları'nda Ceneviz dönemine dair somut verilerin yeterli olmadığını gösterip esas olarak Osmanlı dönemi izlerini taşımakta ve Kuşadası'na atfedilen sözde "Scalanova" Ceneviz kolonisinin de tarihte aslında var olmadığına işaret etmektedir.
It can be said that monuments of the built environment constitute a significant part of cultural heritage values. For a holistic conservation other than restoration, cultural uses appear as alternative solutions to re-function the buildings that have lost their original purposes over time. Accordingly, there are steps to be taken at both national and international levels for a sustainable preservation. Moreover, the UNESCO World Heritage List not only contributes to the preservation of the cultural heritage but also allows it to be globally recognized and included in popular tourism routes. When dealing with the architectural heritage, the structures need to be scientifically defined and to be put into a meaningful and objective framework, backed by conservation decisions. Yet, scientific research in architectural history and related disciplines are sometimes omitted during conservation. In addition to contradictions in the modern literature, this situation causes the architectural heritage to be known with wrong identities in the popular perception, and can even affect UNESCO listings. After the application of Turkish National Commission for UNESCO, Galata Tower and Foça, Çandarlı, Sinop, Amasra, Akçakoca and Yoros castles were included in the UNESCO World Heritage Tentative List with the submission entitled "Trading Posts and Fortifications on Genoese Trade Routes from the Mediterranean to the Black Sea." Then, Çeşme Castle, Güvercinada Castle and Kuşadası City Walls are included in 2020. However, there are critical inconsistencies between the title and those monuments in terms of architectural history. In this study, Güvercinada Castle and Kuşadası City Walls among the listed fortifications were examined through primary sources in the UNESCO World Heritage Tentative List context. A methodological criticism was also made regarding the "Genoese" identity, which scientifically remained as hypothesis until today. The results display insufficient evidence about a Genoese period for Güvercinada Castle and Kuşadası City Walls; securing only the Ottoman period; and eventually indicate that the alleged Genoese colony of "Scalanova," which is attributed to Kuşadası never actually existed in history.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Journal Section | Research Article |
Authors | |
Publication Date | June 15, 2022 |
Submission Date | August 13, 2021 |
Published in Issue | Year 2022 Volume: 15 Issue: 2 |
International Refereed and Indexed Journal of Urban Culture and Management | Kent Kültürü ve Yönetimi Uluslararası Hakemli İndeksli Dergi
Information, Communication, Culture, Art and Media Services (ICAM Network) | www.icamnetwork.net
Address: Ahmet Emin Fidan Culture and Research Center, Evkaf Neigh. No: 34 Fatsa Ordu
Tel: +90452 310 20 30 Faks: +90452 310 20 30 | E-Mail: (int): info@icamnetwork.net | (TR) bilgi@icamnetwork.net