Abstract
Covid-19 olarak adlandırılan ve ülkemizde yaygın olarak “koronavirüs” adıyla bilinen virüs salgını hakkında gerek sosyal medyada gerekse diğer iletişim kanallarında pek çok bilgi paylaşılmaktadır. Bu bilgilerin çoğu, “yalan haber” bağlamında değerlendirilebilecek metinlerde yer almaktadır. Bu metinlerin mit, şehir efsanesi, dedikodu ve söylentilerle de yakından ilişkisi bulunmaktadır. Bu ilişki yaratım-aktarım süreci açısından daha iyi gözlemlenebilir. “Modern” insan, gündelik hayatta karşılaştığı sorunlara mevcut teknolojiyle çözüm bulurken teknolojinin ve şu ana kadar sahip olunan bilgi birikiminin koronavirüsün kaynağı ve tedavisi hakkında net bir cevap bulamaması, söz konusu anlatıların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Dolayısıyla, koronavirüsün kaynağının ve tedavisinin ne olduğu, tedavi edilemezse insanlığın sonunun ne olacağı hususunda sürekli bir metin üretimi ortaya çıkmaktadır. Bu metinler ise sosyal medya kanalları aracılığıyla küresel anlamda oldukça hızlı bir şekilde yayılmaktadır. Ayrıca bu metinler, elektronik ortamdan koparak insanların gündelik hayatta birbirlerine anlattıkları “hikayeler”e dönüşmektedir. Anlatıcı ve dinleyicilerin temel gayesi ise bilinmez olanı anlamlandırmaya çalışmaktır. Bu bağlamda koronavirüs sadece fen bilimlerinin incelediği bir konu olmaktan çıkıp, başta psikoloji ve antropoloji olmak üzere insan davranışını anlamaya çalışan tüm disiplinlerin çalışma alanına girmektedir. Söz konusu koronavirüs hakkındaki efsaneler, yalan haberler ve diğer anlatılar olduğunda, halk bilimi merkezli bir incelemenin yapılması da zorunlu hâle gelmektedir. Bu nedenle, bu makalede salgın hakkında üretilen mitler, şehir efsaneleri, dedikodular, söylentiler ve yalan haberler; ortaya çıkış nedenleri, metinlerin yayılma sürecindeki etkin faktörler, metinlerin türsel özellikleri ve işlevleri bakımından ele alınmıştır. Bu doğrultuda makalenin amacı, koronavirüsün kaynağına dair ortaya çıkan şehir efsanelerinin kökenini belirlemeye çalışmaktır. Ayrıca, bu efsanelerin oldukça kısa sürede yayılması ve bilinirlik kazanmasının nedenlerini tartışmaya açmak makalenin bir diğer amacıdır. Makalede yer verilen metinler alan araştırması neticesinde derlenmiştir. Ancak bu alan araştırmasında klasik derleme yöntemlerinden olan mülakat, gözlem ya da anket kul- lanılmamış; bunun yerine söz konusu efsanelerin yayıldıkları ana mecra olan internet ortamında bir derleme çalışması gerçekleştirilmiştir. Bunun için; Google Trends, Twitter Trend Topics ve hashtags (konu etiketleri) ve benzer şekilde Facebook’ta da konu etiketlerinden faydalanılmıştır. Bu derleme alanlarında, 2020 Mart, Nisan ve Mayıs aylarını kapsayan taramalar (derlemeler) yapılmıştır. Bu haliyle, internet ortamındaki folklorik bilginin derlenmesinde takip edilebilecek bir “çevrim içi alan araştırması” denemesi yapıldığını ifade etmek mümkündür. Makalede, koronavirüsle ilgili en fazla paylaşılan ve “inanılan” şehir efsaneleri örneklem olarak belirlenmiş ve bu örneklemi desteklemek adına, bu süreçte ortaya çıkan çeşitli dedikodu ve söylentilerden de faydalanılmıştır. Bu anlatıların paylaşım kanalları, paylaşıcıları ve alıcılarının iletişim süreci; içerik ve yapı özellikleri de makalenin kapsamı dahilinde ele alınan hususlardır.