Birey düzeyinde daha çok psikoloji alanını ilgilendiren delilik olgusu, kültür ile olan ilişkisi göz önünde bulundurulduğunda, folklor disiplininin de çalışma alanına giren bir fenomen olma özelliği gösterir. Anonim kavrayış, anomali karşısında duyduğu tedirginliği ortadan kaldırmak için gerekçeler üretme, bu gerekçeler üzerinden duruma açıklık getirme ve bu sayede karşı karşıya kaldığı olay yahut olguyu normalleştirme eğilimindedir. Normatif olmayan kişi, durum, olay yahut olgular karşısında halk düşüncesi tarafından ortaya konulan yanıtlar, kuruluşları ve işlevleri itibari ile folklorik bir yapı teşkil etmektedir. Delilik de, halk düşüncesinde, norm dışı kabul edilen kavramlar arasında yer alır. Delilik fenomeni etrafında oluşan sözlü anlatı kümesi, anonim kavrayışın bu kavramı anlama, açıklama ve normalleştirerek günlük hayatın bir parçası hâline getirme çaba ve sürecinin ürünüdür. Bu anlatmalar, halk düşüncesinin anomali karşısındaki kurgusunu, mantığını ve yanıt üretme mekanizmasının işleyiş biçimini anlama noktasında önemli referans noktaları olma özelliği göstermektedir. Halkın “deli” olduğu yargısı üzerinde uzlaştığı kimseler ile ilgili düşünce ve tasarımlarını çeşitli yaratmalar üzerinden yansıtma şeklinin değerlendirilmesi ile kolektif zihnin aklın karşısına neyi koyduğu; halk düşüncesine göre, sağlıklı bir zihin yapısının nasıl olması gerektiği gibi bilgilere ulaşmak mümkün olacaktır. Bu bağlamda, folklorun delilik fenomenini ele alma biçimi, veriyi psikopatolojik bir tablo olarak görmekten ziyade, kültürel alan içerisindeki anlam boyutunu göstermek ve bu boyutun folklorik içeriğine odaklanmak şeklinde olmalıdır. Denizli yöresinde derlenen deli ve delilik konulu anlatmaların taşıdıkları bilgi, düşünce ve sanat boyutları, ürünü oldukları dile bağımlılıkları ve icra dâhilindeki başkalaşımları göz önünde bulundurulduğu zaman, söz konusu toplamın metin, doku ve bağlam odaklı bir inceleme modeline uygun olarak değerlendirilmesinin elzem olduğu görülmüştür. Biçim ve içeriğin metne, dil ve üslubun dokuya, çeşitlenmenin ise bağlamsal dinamiklerin varlığına işaret ettiği bu anlatmaların halk bilgisi kapsamında değerlendirilmesi, söz konusu üç unsurun anlatmalardaki karşılığından ileri gelir. Delilik odaklı anlatmaların kuruluşunda, anlatıcı ve dinleyici arasında gelişen iletişimin biçim ve içeriğinden, yörede delilere ve deliliğe ilişkin hâkim görüşlere; anlatıcı kişinin anlatmanın öznesi konumundaki “deli” ile olan yakınlığından, dinleyici kitlenin bahsi geçen “deli”ye karşı tavrına dek çok sayıda bileşen pay sahibidir. Buradan hareketle, delilik temalı halk anlatmalarının yerleşik “tür” kabullerinden bağımsız bir inşaya sahip olmalarının folklorik içerikli bir iletişimin malzemesi olarak değerlendirilmelerine engel olmadığı görüşü, çalışmamızın temel hareket noktasını teşkil etmektedir. Bu çalışmada, delilik, psikolojik olmaktan çok kültürel bir olgu olarak ele alınacak ve anlamlı olduğu sosyal bağlam içerisinde değerlendirilecektir. Denizli örnekleminde derlenen deli ve delilik temalı anlatma örneklerinin yapı, içerik ve işlev gibi kurucu unsurlar üzerinden bağlamsal analizi yapılarak, söz konusu anlatmaların folklorik içeriğinin yapılanması incelenecektir.
Primary Language | Turkish |
---|---|
Subjects | Turkish Folklore |
Journal Section | RESEARCH ARTICLES |
Authors | |
Publication Date | June 20, 2021 |
Published in Issue | Year 2021 Volume: 17 Issue: 130 |
Millî Folklor is licensed under a Attribution-NonCommercial 4.0 International license https://creativecommons.org/licenses/by-nc/4.0/