Hz. Peygamber’in sözlerinin elde edilmesi, korunması ve aktarılması süreçlerinde herhangi bir değişiklik veya bozulmadan korunmasını sağlamak amacıyla Hadis usûlünde bazı kavramlar ve ilkeler geliştirilmiştir. Bu kavramlar ve ilkeler genel olarak üç aşamadan oluşur. İlk aşama; haberin, kaynağından sözlü veya yazılı bir şekilde elde edilmesidir. İkinci aşama; elde edilen haberin alındığı andan itibaren hıfz veya kitâbet yoluyla kayıt altına alınmasıdır. Üçüncü aşama ise kayıt altına alınan haberin farklı kanallarla başkasına aynı lafızla ya da yakın bir manayla aktarılmasıdır. Bu üç aşama, Hadis usûlünde haberin güvenilirliğini ve doğruluğunu sağlamak için temel bir çerçeve oluşturur. Fahrü’l-islâm el-Pezdevî (öl. 482/1089), Usûlü’l-Pezdevî ismiyle meşhur olan eserinde Hadis usûlünün temel konularından olan bu üç aşamayı bir fakîh perspektifiyle ele almıştır. Hanefî usûl geleneğinden aldığı ilhamla Pezdevî, yeni kavramlar geliştirerek bu kavramları açık ve net bir şekilde tanımlamıştır. Edindiği mantık formasyonuyla da bu konuların her aşamasını detaylı bir şekilde tasnif etmiştir. Bu da eserinin özgün ve önemli bir kaynak olmasını sağlamıştır. Onun bu derinlikli ve sistematik yaklaşımı, Hanefî usûl tarihinde kendisine özel bir yer kazandırmış ve gelecek nesiller için bir başvuru kaynağı haline gelmiştir. Usûlü’l-Pezdevî, sadece Hanefî usûl geleneği için değil, aynı zamanda genel olarak Hadis usûl literatürü için de bir kilometre taşı niteliğindedir, zira Pezdevî’nin bu eseri, Hadis usûlü alanındaki düşünce ve yöntemleri önemli ölçüde zenginleştirmiştir. Bu nedenle çalışmada Hanefî usûl tarihinde önemli bir yer edinmiş olan Pezdevî’nin haberin “tahammül”ü, “zabt”ı ve “edâ”sı konularına yaklaşımları ele alınmıştır. Pezdevî’nin konuyla ilgili geliştirdiği kavramlar incelenmiş ve bu kavramların Hadis usûlü geleneğindeki karşılıklarıyla kıyaslanmıştır. Söz konusu karşılaştırma, iki farklı alanın aynı konuyu nasıl farklı kavramlar ile ifade edilebileceğini göstermesi açısından önem arz etmektedir. Aradaki farkların sonuçları da dikkate alınarak bu çalışmanın Hadis usûlüne ne gibi katkılar sunabileceği gösterilmek istenmiştir. Çalışmada hem fıkıh usûlcülerinin hem de hadisçilerin usûli tavırları birlikte esas alınmış ve Hadis usûlündeki kavramları Fıkıh usûlü ile karşılaştırmalı olarak ele almanın yararına dikkat çekilmiştir. Rivayetlerin “tahammül”, “zabt” ve “edâ”sı konularının Hadis usûlü açısından ne ölçüde önemli oldukları düşünüldüğünde çalışmanın önemi daha iyi fark edilecektir. Özellikle “tahammül”, “hıfz”, “zabt”, “edâ”, “lafzî rivayet” ve “mana ile rivayet” hususlarına ilişkin farklılıkların Hadis usûlünde de dikkate alınmasının yararlı olacağı sonucuna ulaşılmıştır. Dolayısıyla Pezdevî’nin “tahammül”, “zabt” ve “edâ”sına ilişkin yaklaşımının ve ilgili kavramsallaştırmalarının Hadis usûlü açısından yeniden değerlendirilmesi büyük önem taşımaktadır. Çünkü Pezdevî’nin yaklaşımları, özellikle “tahammül”, “zabt” ve “edâ” sîgalarının epistemolojik değerleri açısından yeni bir perspektif sunmaktadır. Ayrıca bazı “tahammül”, “zabt” ve “edâ” sîgalarındaki karmaşıklıkların giderilmesinde Pezdevî’nin yöntem ve sistematiği yol göstericidir. Bilhassa, “icâzet” konusunun Fıkıh usûlü hassasiyetinden yararlanılarak Hadis usûlü alanında tekrar ele alınması, bu alana önemli bir katkı sağlayacaktır. Bu nedenle Pezdevî’nin yaklaşımlarının ve kavramsallaştırmalarının Hadis usûlü açısından dikkate alınması ve değerlendirilmesi, disiplin içindeki gelişmelere ve anlayışa derinlik kazandıracaktır. Bu, disiplinler arası bir yaklaşımı beraberinde getirir ve İslâmî ilimlerin daha kapsamlı bir şekilde gelişmesine katkı sağlar. Geleneksel olarak ayrı olarak gelişen usûllerin günümüzde daha bütünleşmiş bir biçimde ele alınması ve ilerletilmesi, bilim alanları arasında iş birliği ve etkileşimi artırarak İslâmî ilimlerin zenginleşmesine ve derinleşmesine yardım eder. Bu itibarla disiplinler arası bir yaklaşımın benimsenmesi ve farklı alanlardaki bilgi birikiminin birbirini tamamlayıcı bir şekilde kullanılması, İslâmî ilimlerin ilerlemesi için hayati bir öneme sahiptir.
In the process of obtaining, preserving, and transmitting the words of Prophet Muhammad, certain concepts and principles have been developed in the field of Hadith methodology (uṣūl al-Ḥadīt̲h̲) to ensure their preservation without any alteration or distortion. These concepts and principles generally consist of three stages. The first stage involves obtaining the narration, either orally or in written form, from its source. The second stage is the recording of the obtained narration through memorization or writing from the moment it is received. The third stage involves transmitting the recorded narration to others through various channels with the same wording or a similar meaning. These three stages form a fundamental framework in Hadith methodology to ensure the reliability and accuracy of the narration. Fahr al-Islam al-Pazdawi (d. 482/1089), renowned for his work 'Pazdawī’s Uṣūl', addressed these three stages, which are among the fundamental topics of Hadith methodology, from the perspective of a jurist. Drawing inspiration from the Hanafi legal tradition, Pazdawi developed new concepts and provided clear and precise definitions for these concepts. His acquired logical formation enabled him to categorize each stage of these matters in detail. This contributed to the uniqueness and significance of his work, making it an original and important source. His profound and systematic approach granted him a distinct place in the history of Hanafi legal methodology, establishing his work as a reference for future generations. 'Pazdawī’s Uṣūl' not only holds importance within the Hanafi legal tradition but also serves as a milestone in the general literature of Hadith methodology. Pazdawi's work significantly enriched the thought and methods in the field of Hadith methodology. Therefore, this study discusses Pazdawi's approaches to the “tahammul”, “dabt”, and “adāʾ” of narrations, which have earned him a prominent position in the history of Hanafi legal methodology. Pazdawi's developed concepts related to the subject were examined and compared with their counterparts in the tradition of Hadith methodology. This comparison is significant in demonstrating how the same topic can be expressed with different concepts in two different fields. By considering the implications of these differences, the study aims to show how this research can contribute to the field of Hadith methodology. Both the methodological approaches of jurists and hadith scholars were considered in the study, emphasizing the benefits of comparing the concepts in Hadith methodology with those in jurisprudence methodology. When considering the importance of the issues of “tahammul”, “dabt”, and “adāʾ” of narrations in terms of Hadith methodology, the significance of the study becomes more apparent. Particularly, it was concluded that considering the differences in “tahammul”, “memorization”, “dabt”, “adāʾ”, “literal narration”, and “narrative meaning” would also be beneficial in Hadith methodology. Therefore, it is crucial to reevaluate Pazdawi's approach and conceptualizations regarding “tahammul”, “dabt”, and “adāʾ” from the perspective of Hadith methodology. Pazdawi's approaches offer a new perspective, especially in terms of the epistemological values of “tahammul”, “dabt”, and “adāʾ” indicators. Additionally, Pazdawi's method and systematic approach serve as a guide in resolving complexities in certain indicators of “tahammul”, “dabt”, and “adāʾ”. Utilizing the sensitivity of jurisprudence methodology, especially regarding the issue of “ijāzah”, to reconsider it within the field of Hadith methodology would contribute significantly to this field. Therefore, considering and evaluating Pazdawi's approaches and conceptualizations from the perspective of Hadith methodology will deepen the understanding and development within the discipline. This entails an interdisciplinary approach, fostering a more comprehensive advancement of Islamic sciences. Integrating and advancing traditionally separate methodologies in a more cohesive manner today promotes collaboration and interaction among scientific fields, enriching and deepening Islamic sciences. Hence, adopting an interdisciplinary approach and utilizing knowledge from different fields in a complementary manner are of vital importance for the progress of Islamic sciences.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Hadis |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Erken Görünüm Tarihi | 29 Haziran 2024 |
Yayımlanma Tarihi | 30 Haziran 2024 |
Gönderilme Tarihi | 3 Şubat 2024 |
Kabul Tarihi | 19 Nisan 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Sayı: 22 |
Amasya İlahiyat Dergisi-Amasya Theology Journal Creative Commons Alıntı-GayriTicari-Türetilemez 4.0 Uluslararası Lisansı ile lisanslanmıştır.