Sinema, hikâye anlatmanın en
güçlü yöntemlerinden biridir. Edebiyat, sinemanın bir sanat formu olarak
rüştünü ispatlamaya çalıştığı ilk zamanlardan bu yana en önemli hikâye
kaynaklarından biri olmuştur. Edebiyattan sinemaya yapılan uyarlamalar her iki
sanat formunun anlatım imkânlarının karşılaştırılmasını zorunlu kılar.
Edebiyatçılar, her şeyden önce karakterlerin iç dünyalarını sergileme konusunda
sinemacılara göre avantajlı bir konumdadır. Sinemacılar ise göstererek
anlatmanın gücüne sahiptir. Edebi eserleri sinemaya uyarlamanın güçlükleri
hakkındaki çalışmalar geniş bir literatür oluşturur. Bu çalışmada, François
Truffaut’nun (1987) Alfred Hitchcock ile gerçekleştirdiği ünlü söyleşide Hitchcock’un
uyarlamalar konusunda dile getirdiği bir argümandan yola çıkılmıştır.
Hitchcock’a göre, birinci sınıf edebi eserlerden birinci sınıf filmler üretmek
imkânsız denecek kadar zordur; çünkü bu eserler öncelikle yazarlarının
başarısıdır. Bu çalışmanın amacı, Hitchcock’un söz konusu tartışmalı argümanına
karşı çıkarak birinci sınıf edebi eserlerden de birinci sınıf sinema
uyarlamaları yapılabileceğini göstermektir. Bu çerçevede, Akira Kurosawa’nın
(1910-1998) Örümceğin Şatosu (Kumonosu-jô)
adıyla gerçekleştirdiği Macbeth
uyarlaması amaçlı örneklem olarak seçilmiştir. Macbeth, William Shakespeare’in (1564-1616) en güçlü eserlerinden
biridir. Japon sinemasının büyük ustası Akira Kurosawa’nın Macbeth oyunundan yaptığı uyarlama doküman incelemesi yöntemiyle tematik
olarak analiz edilmiştir. Görüntülerle hikâye anlatmayı bilen bir sinemacının
dehası, güçlü bir edebi eserin, orijinali ile boy ölçüşebilecek bir yetkinlikle
sinemaya uyarlanabileceğini ortaya koymaktadır.
Cinema is one of the most
powerful methods of storytelling. Literature has been one of the most important
story sources since the early days when cinema tried to prove its existence as
an art form. Adaptations from literature to cinema make it necessary to compare
the expression possibilities of both art forms. First and foremost, writers have
an advantage over filmmakers in displaying inner worlds of characters. As for
filmmakers have the power to tell by showing. Studies on the difficulties associated
with adapting literary works to cinema constitute a large literature. This
study is based on an argument Hitchcock made about adaptations in a famous
interview with Alfred Hitchcock by François Truffaut (1987). According to
Hitchcock, producing first class films from first class literary works is
almost impossible; because these works are primarily the success of their
authors. The aim of this study is to show that first class literary works can
be adapted from first class literary works by opposing Hitchcock’s controversial
argument. In this context, Macbeth adaptation of Akira Kurosawa (1910-1998) called Castle of the Spider’s Web (Kumonosu-jô) was chosen as the purposive
sampling. Macbeth is one of the most
powerful plays of William Shakespeare (1564-1616). Macbeth adaptation of Akira Kurosawa, the great master of Japanese
cinema, was analyzed thematically through document analysis. The brilliance of
a filmmaker who knows how to tell stories with images reveals that a powerful
literary work can be adapted to cinema with a competence that can match the
original.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Mimarlık |
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Haziran 2019 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2019 Cilt: 1 Sayı: 1 |