Roland Barthes, "Anlam görüntüye nasıl gelir? Anlam nerede biter?" sorularıyla, görsel olanın anlamla nasıl ilişkilendiğini ve bu anlamın nasıl sınırlandırıldığını sorgulamıştır. Barthes’a göre, bir görüntü anlamın sınırlarını belirlerken, bu anlamlandırma aynı zamanda bir ontolojinin tezahürüne de dönüşmektedir. Bu ontolojik dönüşüm, mekânın üretim sürecinde de belirgindir. Mekânın yeniden üretim süreci, hangi kavramsal paradigmaların mekâna anlam yüklediğiyle doğrudan ilişkilidir. Fotoğrafın mekânın sadece fiziksel özelliklerini değil, aynı zamanda sosyal yaşamı ve kültürel unsurları nasıl yansıttığını ve bu yansımaların sonuçlarını araştırmayı hedeflemektedir. Bu çalışmanın kapsamında, Case Study Evleri programından Stahl Evi'nin sosyal ve kültürel bağlamlarda nasıl değerlendirildiği üzerine yoğunlaşılmaktadır. Ayrıca, Shulman’ın Stahl Evi üzerine çektiği ikonik fotoğraf aracılığıyla, fotoğrafın bu değerlendirme süreçlerinde nasıl bir retorik iletişim aracı olarak işlev gördüğünü incelemektedir. Bu çalışmada, mekânın üretim sürecindeki ontolojik dönüşümün, fotoğraf aracılığıyla nasıl gerçekleştiği ele alınmaktadır. Araştırmanın yöntemi, Roland Barthes’ın studium ve punctum kavramlarına dayanarak, mekânın fenomenolojik anlamda yorumlanmasını ve üç aşamadan oluşan bir analiz sürecini içermektedir. Bu yöntemle, fotoğrafların mekân algısını nasıl şekillendirdiği ve bu algının toplumsal ve kültürel boyutlarda nasıl bir etki bulduğu ifade edilmektedir. Sonuç olarak Shulman'ın çalışması, fotoğrafın güçlü bir retorik dil olabileceğini kanıtlamakta ve modern mimariyi sosyal ve kültürel ilerleme biçimi olarak sunarak, bu yeni mimari dili kabul etmeye ikna etmektedir.
Roland Barthes, with the questions "How does meaning come to the image? Where does meaning end?" interrogates how the visual is related to meaning and how this meaning is constrained. According to Barthes, while an image determines the boundaries of meaning, this signification also transforms into the manifestation of an ontology. This ontological transformation is evident in the production process of space. The process of reproducing space is directly related to which conceptual paradigms attribute meaning to the space. The aim is to investigate how photography not only conveys the tangible characteristics of space but also its social and cultural aspects, and the consequences of these representations. The scope of this study focuses on how the Stahl House from the Case Study Houses program is evaluated in social and cultural contexts. Additionally, it examines how photography functions as a rhetorical communication tool in these evaluation processes through Shulman's iconic photograph of the Stahl House. This study addresses how the ontological transformation in the production process of space occurs through photography. The research methodology is based on Roland Barthes’ concepts of studium and punctum, involving a phenomenological interpretation of space and a three-stage analysis process. Through this method, it is expressed how photographs shape the perception of space and how this perception finds impact in social and cultural dimensions. Ultimately, Shulman's work proves that photography can be a powerful rhetorical language, presenting modern architecture as a form of social and cultural advancement, persuading the acceptance of this new architectural language.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | İç Mimarlık , Tasarım Araçları ve Teknolojisi, Tasarım Kültürü ve Toplumsal Bağlam |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Temmuz 2024 |
Gönderilme Tarihi | 20 Nisan 2024 |
Kabul Tarihi | 2 Temmuz 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 5 Sayı: 2 |