Toplumsal tabakalaşma olgusu, ilk insan toplumlarından beri tekâmül geçirerek günümüze kadar gelmiştir. Yine insani bir olgu olan milliyetçilik sanayi devrimi ve modernleşmeyle beraber ortaya çıkmıştır. İki yüz yıllık geçmişi olmasına rağmen o da tekâmül geçirmiştir. Pek doğal olarak Batı toplumlarına ait bir olgu olmasına rağmen tüm dünyada zaman içerisinde var olmuştur. Her toplum kendi toplumsal ve tarihsel özgün koşullarına bağlı olarak kendi milliyetçiliklerini yaşamaktadır. Bu olgu gelişme-alan yazını içerisinde de tartışılmaktadır. Öte yandan sanayi toplumunun olgunlaştırdığı işçi sınıfının varlığı da söz konusudur. Batı toplumlarında işçi sınıfının sınıf mücadelesinin refahın bölüşümünde ve demokrasinin gelişiminde olumlu sonuçları olmuştur. Fakat gelişme-alan yazınında gelişmekte olan ülkeler olarak tarif edilen üçüncü dünya ülkelerinin işçi sınıfının varlığı ve onun mücadele tarzı ülkelerin kendi özgün koşulları tarafından şekillenmekte ve Batı toplumlarındaki gibi bir sonuç meydana çıkartmamıştır. Onların bu şekillenme sürecine en büyük etkilerinden birini yine kendi özgün milliyetçilik anlayışları yapmaktadır. Bu sürecin nasıl geliştiğini ve şekillendiğini anlamak ve en başından kavramsal tartışmaları yapmayı gerektirmektedir. İşte bu makale hem milliyetçilik anlayışını hem de işçi sınıfının niteliğini birbiriyle ilişki içerisinde tartışmaktadır. Fakat bu tartışmalar üçüncü dünya ülkesindeki özgün koşulları göz önünde bulundurarak yapılmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Makaleler |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 26 Ekim 2020 |
Gönderilme Tarihi | 24 Temmuz 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 29 Sayı: 3 |