The fundamental issue of this article is how to approach the public sphere within the discipline of architecture from a different perspective. The independence of the public sphere from physical space often leads either to its neglect within the field of architecture or to approaches that reduce it to the notion that public spaces create the public sphere. Throughout the literature review process, emphasis has been placed on developing a different perspective on architectural spatial design approaches, centered on human experiences and emotions. It is argued that within the context of the relationships between space and sense of place, a theorem focused on the public sphere can be formulated. Within the field of architecture, it is important to discuss and develop spatial design approaches that are human-centered and consider publicness, thereby introducing diverse perspectives into the literature focused on the public sphere. To achieve this goal, insights from the literature in social sciences, urban planning, and architecture have been utilized. Conceptual relationships studied in interdisciplinary literature have enabled the approach discussed in the article to focus on concepts such as space, place, sense of place, simultaneity, collective memory, and the public sphere. The definitions of these concepts and their phenomenological analysis suggest the possibility of associating the public sphere and vibrant publicness with architectural spatial tools. It is based on a theoretical approach that underscores the potential for defining architectural spatial design principles focused on the public sphere through conceptual relationships and phenomenological approaches. The article is in line with Arendt's theoretical perspective defining the public sphere. In the conclusion section, the importance of participatory design is emphasized to shed light on future studies aimed at this objective. Particularly, it is highlighted that participatory design methodologies can contribute to the development of spatial solutions focused on the public sphere.
Bu makalenin temel meselesi, mimarlık disiplini içerisinde kamusal alana farklı bir perspektiften nasıl yaklaşılabileceğidir. Kamusal alanın fiziksel mekândan bağımsızlığı, çoğu zaman ya mimarlık alanı içinde ihmal edilmesine ya da kamusal mekânların kamusal alanı yarattığı fikrine indirgeyen yaklaşımlara yol açmaktadır. Literatür taraması süreci boyunca, mimari mekânsal tasarım yaklaşımlarına insan deneyimlerini ve duygularını merkeze alan farklı bir bakış açısı geliştirilmesine vurgu yapılmıştır. Mekân ve yer duygusu arasındaki ilişkiler bağlamında, kamusal alan odaklı bir teorem formüle edilebileceği savunulmuştur. Mimarlık alanında, insan merkezli ve kamusallığı dikkate alan mekânsal tasarım yaklaşımlarını tartışmak ve geliştirmek, böylece kamusal alana odaklanan literatüre farklı bakış açıları kazandırmak önemlidir. Bu amaca ulaşmak için sosyal bilimler, şehir planlama ve mimarlık alanlarındaki literatürden yararlanılmıştır. Disiplinlerarası literatürde incelenen kavramsal ilişkiler, makalede ele alınan yaklaşımın mekân, yer, yer duygusu, eşzamanlılık, kolektif hafıza ve kamusal alan gibi kavramlara odaklanmasını sağlamıştır. Bu kavramların tanımları ve fenomenolojik analizleri, kamusal alanın ve canlı kamusallığın mimari mekânsal araçlarla ilişkilendirilmesi olasılığını ortaya koymaktadır. Makale, kavramsal ilişkiler ve fenomenolojik yaklaşımlar aracılığıyla kamusal alana odaklanan mimari mekânsal tasarım ilkelerini tanımlama potansiyelinin altını çizen teorik bir yaklaşıma dayanmaktadır. Makale, Arendt'in kamusal alanı tanımlayan teorik perspektifiyle uyumludur. Sonuç bölümünde, bu amaca yönelik gelecekteki çalışmalara ışık tutması için katılımcı tasarımın önemi vurgulanmaktadır. Özellikle katılımcı tasarım metodolojilerinin kamusal alan odaklı mekânsal çözümlerin geliştirilmesine katkı sağlayabileceği vurgulanmaktadır.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Kentsel Tasarım, Şehir ve Bölge Planlama, Mimari Tarih, Teori ve Eleştiri, Mimari Tasarım, Mimarlık (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makaleleri |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 31 Temmuz 2024 |
Gönderilme Tarihi | 15 Aralık 2023 |
Kabul Tarihi | 16 Nisan 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 4 Sayı: 2 |