Tarihî kaynaklar mimar, usta ve yapı esnafına sıklıkla yer vermez. Özellikle yapının kendisi ve onu inşa ettirene, diğer bir deyişle baniye odaklanan yazılı metinler, çoğunlukla inşa edene ya hiç değinmez ya da mimar, usta, kalfa gibi anonim mesleki sıfatlarla anmakla yetinir. Mimarın adı oldukça nadir zikredilir iken Osmanlı mimarlığının en tanınmış aktörü olan Mimar Sinan gibi efsaneleşmiş kimi üretken mimarlara dair dahi oldukça sınırlı bilgi verilir. Öyle ki Sinan, otobiyografilerini; zaman içinde unutulmamak, hayırla yad edilmek için teşkil ettiğini bildirir. Sözlü gelenek ise mimar ve yapı esnafının tarihî kaynaklara çoğunlukla yansımayan gündelik hayatı, başarıları, mesleki sıkıntıları ve hatta dini-mitolojik unsurlar ile ilişkilerini konu eder. Sözlü geleneğe yansıyan kimi kurgusal anlatılar, çoğu zaman, yazılı kaynaklara nadiren yansıyan gerçek olaylara dayanır, adı sanı bilinen mimarlar ile anonim yapı esnafı ile anlatılarından beslenir ve yarı-kurgusal, hatta bazen stilize bir mimar ya da yapı ustası karakterize eder. Yapının dekor ve hatta anlatının doğrudan kaynağı olduğu sözlü gelenek bir bakıma mimar ve yapı esnafının tarihî kaynaklara yansımayan eksiklerini tamamlar. Bu metin, Türk kültüründe sözlü geleneğe yansıyan ve temelde on dört farklı motif ekseninde şekillenen mimar, usta ve yapı esnafı anlatılarının derlemesi, sınıflandırılması, yazılı kaynaklar üzerinden köken araştırması ve farklı kültürle karşılaştırılması üzerine odaklanıyor, Türk mimarlık tarihinin kurgusal bir portresini çizmeyi amaçlıyor.
Historical sources often do not extensively feature architects, builders, and construction workers. In particular, written texts that focus on a structure itself and the patron who commissioned it either make no mention of the builder at all or content themselves with referring to these builders with generic professional titles such as architect, master, or apprentice. Architects’ names are rarely mentioned, and even for legendary and productive architects such as Mimar Sinan, information is quite limited. In fact, Sinan stated that he had dictated his autobiographies over time to ensure he would not be forgotten. Meanwhile, oral tradition revolves around architects’ and construction builders’ daily lives, achievements, and professional challenges, even their relationships with religious-mythological elements, which are aspects often overlooked in historical sources. Fictional narratives passed down through oral tradition often draw from real events rarely reflected in written sources, deriving stories from both well-known architects and anonymous builders, characterizing a semi-fictional architect or master. In a way, oral tradition, where the structures themselves and even the narratives serve as direct sources, complements the gaps in the history of architects and builders that do not appear in historical sources. This text focuses on compiling, classifying, and researching origins through written sources, as well as comparing the narratives of architects, craftsmen, and builders that are reflected in the oral tradition within Turkish culture and that are primarily shaped around 14 different motifs. The study aims to draw a fictionalized portrait of the history of Turkish architecture.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Konular | Edebi Çalışmalar (Diğer) |
Bölüm | Araştırma Makalesi |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 28 Haziran 2024 |
Gönderilme Tarihi | 26 Aralık 2023 |
Kabul Tarihi | 28 Nisan 2024 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2024 Cilt: 34 Sayı: 1 |