Toplumsal bütünleşme son dönem, toplumların en çok ihtiyaç duydukları ve hükümetlerinde bu konuda ciddi uğraşlar içinde olduğu bir durumdur. Bu anlamda özellikle modern dönemde devletler için çeşitli nedenlerle oluşan çokkültürlü yapı en önemli sorunmuş gibi durmaktadır. Toplumsal bütünleşmeyi sağlama adına farklı toplulukları ortak norm ve değerler çerçevesinde ortak amaçta buluşturmak, devletlerin en önemli görevi halini almıştır. Bu açıdan son dönem sıklıkla gündeme gelen iki teorinin bu anlamda ilgi çektiği söylenebilir: sosyal sermaye ve çokkültürcülük. Her iki teorinin farklı kültürlerin bütünleşmesine dair pek çok ortak noktada buluştukları söylenebilir. Bu nedenle bu çalışmada çağdaş liberal ve sosyal demokrat eşitlikçilik anlayışı çerçevesinde doğan çokkültürcülük bağlamında çoğulcu davranan ve birlikte yaşama kültürünün iyi örnekliğini sergileyen devletler sosyal sermayenin güçlü olduğu ülkeler midir? Ya da sosyal sermayesi güçlü olan ülkeler çokkültürcü bir politika mı izlemektedir? sorularının cevabı aranmaya çalışılmıştır. Sonuç olarak ayrıştırma, ötekileştirme ve ırkçılığın olmadığı güven ve huzurun olduğu topluluklar sosyal sermaye ve çokkültürcülüğün korelasyon içinde olduğu topluklardır denebilir.
Birincil Dil | Türkçe |
---|---|
Bölüm | Araştırma |
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 25 Aralık 2020 |
Gönderilme Tarihi | 15 Haziran 2020 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2020 Cilt: 25 Sayı: 100 |