Vergilendirilebilir gelir, vergi sistemlerinin özünü oluşturmaktadır. Vergilendirmede etkinliği sağlayabilmek açısından vergilendirilebilir gelirin kapsamının belirlenmesi, üzerinde durulması gereken önemli konulardan biridir. Vergilendirilebilir gelirin belirlenmesinde “kaynak teorisi” ve “safi artış teorisi” olmak üzere iki teori bulunmaktadır. Uygulamaya bakıldığında vergilendirilebilir gelirin belirlenmesinde ülkelerin farklı teorileri esas aldıkları görülmektedir. Gelir vergisi sistemleri ise üniter, sedüler ve bileşik gelir vergisi sistemleri şeklinde sınıflandırılmaktadır. Gelir vergisi sistemlerinde kaynak ve safi artış teorileri esas alınarak vergilendirilebilir gelir belirlenmektedir. Türkiye’de üniter gelir vergisi sistemi uygulanmakla birlikte, kimi uygulamaların sistemden sapmalara neden olduğu ve üniter yapıya ters düştüğü görülmektedir. Bu uygulamaların kapsamının aşırı derecede genişlemesi vergi sisteminin erozyona uğramasına, vergiye gönüllü uyum konusunda isteklerin azalmasına, vergi gelirlerinin düşmesine, mükellef haklarının zedelenmesine neden olmaktadır. Çalışmada gelir ve vergilendirilebilir gelir kavramları üzerinde durulmuştur. Vergilendirilebilir gelirin ideal sınırlarını belirlemek açısından üniter gelir vergisi sistemine ters düşen uygulamalara değinilerek, bunların sonuçları üzerinde durulmuş ve sistemi etkinleştirici çözüm önerileri getirilmeye çalışılmıştır.
Bölüm | Makaleler |
---|---|
Yazarlar | |
Yayımlanma Tarihi | 8 Kasım 2016 |
Gönderilme Tarihi | 20 Ekim 2016 |
Yayımlandığı Sayı | Yıl 2016 Cilt: 24 Sayı: 30 |