Abstract
Toplumsal hayatın akışında ortaya çıkan, süreç içerisinde şekillenen/dönüşen kolektif belleğin/eylemin yansımalarını içeren kültürel miras, geçmiş zamanlarda yaşayan insanların medeniyetini, inançlarını ve kültürlerini yansıtmaktadır. Somut kültürel mirasın mimari unsurları, somut olmayan kültürel mirasın geçici/kalıcı mekânları olarak karşımıza çıkmaktadır. Somut olmayan kültürel mirasın korunması somut kültürel mirasın korunması kadar önemlidir. Bu bağlamda somut ve somut olmayan kültürel miras ögelerinin bütüncül bir yaklaşımla birlikte değerlendirilmesi, sahip olunan “değerlere ve değerler birlikteliğine” farkındalığı arttırarak, yapılacak olan koruma çalışmalarında yol gösterici olacaktır. Bu çalışmada somut kültürel miras unsurlarından köprüler seçilmiş, somut ve somut olmayan kültürel mirasın birlikteliğindeki değere; Türkiye’deki önemli eserlerden biri olan Dicle (On Gözlü) Köprüsü ve köprüde gerçekleştirilmeye devam eden ritüeller üzerinden odaklanılmıştır. Çalışmanın yöntemi; yerli ve yabancı sözlü ve yazılı kaynaklarda literatür taraması, yerinde gözlem yöntemiyle belgeleme ve fotoğraflama olarak belirlenmiştir. Böylece somut ve somut olmayan kültürel miras birlikteliği için dünyanın farklı kıtalarında yer alan ülkelerden ve Türkiye’deki örneklerden yola çıkılarak kuramsal bir altyapı oluşturulmuştur. Çalışma kapsamında dünyada ritüellerin etkin biçimde yaşatıldığı Bosna Hersek’teki Mostar, İran’daki Khaju, Çek Cumhuriyeti’ndeki Charles, Birleşik Krallık’taki Londra, İtalya’daki Rialto ve Vecchio, Fransa, İtalya, Almanya ve Finlandiya’daki Aşk ve Türkiye’deki Irgandı ile Çetinkaya (Gelin) Köprüleri anlatılmıştır. Bu yapılarda geçmişten günümüze yaşatılan güçlü ritüeller çalışmaya konu edilmiştir. Mostar Köprüsü’nden yüzyıllardır yapılan kırlangıç atlayışları, İsfahan’da baraj görevi gören köprüden yükselen şarkıların sesleri, Prag’da heykellere dokunularak dilenen dilekler, Londra’da koyunların geçişine katılan devlet erkânı ile kuzu kıyafetleri giydirilen minik çocuklar, Venedik, Floransa ve Bursa’da zanaatkârlara mesken olan arastalı mimari biçimlenişleri ve Paris’te, Roma’da, Köln’de, Helsinki’de asma kilitlerin asılarak anahtarların aşk köprülerinden nehirlere atıldığı, Samsun’da, ‘Köprüden Geçti Gelin’ türküsüne konu olan, evlenenlerin nehre taş attıkları özgün ritüeller çalışmaya konu edilmiştir. Ülkemizde bulunan Dicle (On Gözlü) Köprüsü Diyarbakır kentinin ilk yerleşim yeri olan Suriçi bölgesinin hemen dışında, efsanelere konu olan Kırklar Dağı’nın eteklerinde, şehre girişin dört kapısından biri olan Mardin Kapı’nın üç km güneyinde yer almakta ve Dicle Nehri’nin iki kıyısını birleştirmektedir. Çalışma kapsamında, somut bir kültürel miras öğesi olan Dicle Köprüsü üzerinde yaşanan, somut olmayan kültürel mirasın parçaları; gelenek, inanç, kültür, ritüel ve anlatımların, toplumsal belleğin, alışkanlıkların kayıt altına alınarak gelecek kuşaklara aktarılmasında, köprünün rolüne yer verilmektedir. Ziyaretçiler kutsal ve özel günlerde köprüden kâğıtlar atarak dilek dilemekte, köprü üzerinde davul zurna eşliğinde yöresel halk oyunları (halay) oynamakta, özel günlerde fotoğrafçılık sanatında dört mevsim köprü ve yakın çevresi kullanılmakta, köprü etrafındaki oturma alanlarında ve üzerinde manzarayı seyretmekte, balık tutmakta ve yüzyıllardır devam eden ritüelleri yaşatmaktadır. Bu çalışmanın amacı Diyarbakır tarihî Dicle Köprüsü’nün, yapılan restorasyon çalışmaları sonrasında trafiğe kapatılarak kent halkı için köprü çevresinin bir rekreasyon alanına dönüştürülmesi, yerel halkın ve turistlerin ziyaretine açılmasından sonra daha etkin kullanılmasının kültürel mirasın üzerinde yaşanan somut olmayan kültürel mirasa katkılarının araştırılmasıdır. Bu birlikteliği yansıtan somut ve somut olmayan unsurların birbirine kattığı değerin tanımlanması ve gelecek kuşaklara aktarılması; korumaya ve sosyal projelere yönelik çalışmaların yönlendirilmesinde, turizm etkinliklerinin zenginleştirilmesinde etkili olacağı düşünülmektedir.